71 syf.
·
Puan vermedi
İki büyük beynin tartışması;insan doğası ,dil,politika ve bunun türevi olan konularda ilk elden bilgi sahibi olunabilecek ve beyin jimnastiği yaptırabilecek güzel bir kaynak. Yüzyılın iki büyük düşünürünün yıllar önce yaptığı bu tartışma iki konu etrafında odaklanır: Bilimsel bilginin gelişimi nasıl yorumlanmalıdır? Siyasal mücadelede adaletin, bir başka deyişle etiğin yeri nedir? Foucault’ya göre, tarihte bilgi üretimini farklı çerçeveler belirlediği için, her çağda farklı bilimsel söylem tipleriyle karşılaşırız. Chomsky ise kendi dilbilim kuramından hareket eder ve insanın doğarken beraberinde getirdiği bir yaratıcılık kapasitesi olduğunu savunur. Siyasal mücadele, bir sınıfın tarihsel haklılığına dayandığı için mi, yoksa daha adil bir toplum hedefi güttüğü için mi meşruluk kazanır? Görüşlerin en çok ayrıldığı konu bu olacaktır.
İnsan Doğası: İktidara Karşı Adalet
İnsan Doğası: İktidara Karşı AdaletMichel Foucault · BGST · 2012177 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Kiracı, okuduğum ilk Javier Cercas kitabı. Aynı zamanda yazarın da ilk romanı. İlk roman olmasına rağmen türünde çok başarılı. Yazarın diğer eserlerini de okumayı düşünüyorum. Konusuna gelecek olursak kitap tam olarak tek bir cümle etrafında dönüyor. O cümle de şu: "Bazen en saçma sapan şeyler bize hayatı zehir eder.". Kitap boyunca bu
Kiracı
KiracıJavier Cercas · Everest Yayınları · 2022572 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Osman Karatay
Osman Karatay
Ural-Altay Kuramı
Ural-Altay Kuramı
Dillerin çeşitli özelliklerini inceleyen dilbilimcilerin Ural-Altay dil ailesi ve bu kuram hakkındaki düşüncelerini derleyen ve kendi bilimsel görüş süzgecinden geçirerek, Osman Karatay Ural Altay kavramı ve Dilbilim meraklılarına hitaben güzel bir araştırma kaleme almış. Türk Dili'nin ve dünyası'nın ne kadar geniş
Ural-Altay Kuramı
Ural-Altay KuramıOsman Karatay · Selenge Yayınları · 202018 okunma
Kelimenin önüne konan * işareti o kelimenin yeryüzünde hiçbir yerde ve hiçbir zaman yazılı olarak bulunmadığını, ancak dilbilim yöntemleriyle kurgulandığını gösterir.
“Okulda dilbilim dersinde okudukları bir şiirde gelecek, şimdi ve geçmişin bir bütün olduğu söyleniyordu.”
Sayfa 73 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ansızın bir Fransız kadın, bir dilbilim profesörü, oyuncuyu bileğinden kavradı ve (korkunç bir İngilizceyle) şunları söyledi: "Ölümcül hasta Kamboçyalıları iyileştirmeye giden doktorlar yararına gösteri yürüyüşü bu, film yıldızları için reklam kampanyası değil!" Kadın oyuncunun bileği dilbilim profesörünün pençesine hapsolmuştu, ne yapsa kurtaramazdı. "Allahın belası, ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi kadın oyuncu(kusursuz bir İngilizceyle). "Bunun gibi yüz tane yürüyüşe katıldım ben! Yıldızlar olmadan bir yere varamazsınız! Bu bizim işimiz! Ahlaki görevimiz!" "Merde!" dedi dilbilim profesörü (kusursuz bir Fransızcayla). Amerikalı kadın oyuncu anladı ve gözyaşlarına boğuldu. Bir fotoğrafçı, "Aman bozmayın lütfen!" diye bağırarak onun önünde diz çöktü. Gözyaşları yanaklarından yuvarlanırken kadın oyuncu fotoğrafçıların objektifine uzun uzun baktı.
Günümüzde insan bilimlerinin sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, dilbilim, vb. alanlarda keşfettiği her şeyi edebiyat zaten biliyordu; tek fark edebiyat bunları söylememiş, yazmıştı.
Sayfa 19
Bu dilbilim hikayesini anlamıyorum. Ağlat beni. Ağlatma beni. Ağlıyorum. Ağlıyorsun. Kendimizi ağlatıyoruz.