“Sustum, tuz basıp yaralarıma , ne kadar susulacaksa o kadar sustum. Bir elif miktarı sevebilmek için binlerce vavaın kıvrımında hamuşum artık. Kanıyorum, çığlıklara banıyor gönlüm. Yanıyorum, sükuta lal oluyor dilim. Kanıyor bir çığlık yüreğimizin en derininde. Açmadım senden gayrisine yüreğimi. Yüreğim ‘Şems, Şems’ der ; dilim yine suskun.”