- Her yolu denemişsin hayata karşı. Bakıyorsun o bildiği gibi gidiyor.
Zorlamak yoruyor seni hem. Bırakıyorsun
- Bir zaman dilimi verilmiş sana ve bütün olay o dilimde sen kendini bir şey sanıyorsun başlarda.
Aptalsan o zamanın akışına direndiğini sanıyorsun ve yediğin bir çok dayaktan sonra zamana itaat etmeyi öğreniyorsun.
Sen,
Varlığıyla varlığımı bulduğum..
Yokluğunda kaybolduğum, Sevgili..!
Konuştun, sustu bütün heceler..
Ruhum, sözlerinin aleviyle yıkandı..!
Âşk dilimde kor iken..
Bir avuç küle döndüm..!
Fırtına savurmadan ..
Dört bir yana dağılmadan gel..!
Bu dünyada neye güveneceğimizi, kime sırtımız yaslayacağımızı bilmeden yaşıyoruz. Öyle bir zamana denk geldik ki en yakının bile en yabancı olduğu bir dilimde yaşıyoruz. Dağımızı ararken bir tahtakurusuna yaslanıyoruz. Ben bu devrin insanı değilim, ait de hissedemedim. Bu devire bu kadar yabancı olmam normal mi bilmiyorum. Tek bildiğim ayaklarımın üzerinde dururken kimsenin beni desteklemesine ihtiyaç duymayacak olmam. (Gece)
Sultanım , Şahım
Azad eyle bu teni , daha da zarar vermesin bu bedeni
Yumuşaktır benim kabuğum , tan eylemeye gelmez ,
Sensin benim umudum azad eyle beni
Zordur insan ağırdır ahir zaman,
Gideyim kırayım bu kafesi
Ah ulan bu çekinmek belası olmasa
-Ki çekinmese keşke çocuklar
Eşek kadar dahi olsalar
öpmeye babalarının ellerini
Öyle güpe gündüz
Veya köründe bir gecenin-
öperdim
Aniden yokluğunu düşünmenin verdiği
Hüzüntüyle
Döktüğüm bir damla yaş dilimde
Babamın elllerini...
Bu gece
Siyahlara bürünen
Bu bahar gecesi
İçimde yılların uğultusu
Dilimde tanıdık bir türküyü yazıyorum
Sağır eden sessizlikte
Kalbimin çift atmaya başlaması kadar
Tutulamayan ayları düşünüyorum
Gözlerim kapalı
Yüzüm gülümser
Ellerim yabancı
Zihnim şüpheci
Bu gece bir aşina
Uykuya dalıyorum