Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dil, düşüncenin ifade aracıdır. Diliniz fakirleşirse düşünce dünyanız da kısırlaşır. Wittgenstein "Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır." der. Düşünce ufkumuzda yaşanan her daralma dilimizin fakirleşmesine neden olur. Birkaç bin kelimeyle düşünen ve yaşayan insanların köklü ve kalıcı bir medeniyet inşa etmesi mümkün değildir. Bir milletin en büyük zenginliği ortak bir dilinin olmasıdır. Bu dil aynı zamanda bizim akıl, ruh ve gönül dünyamızın tercümanıdır. Kelime ve kavramları özensiz ve hoyratça kullanırsak o dünyayı da basitleştirir ve fakirleştiririz. "Kamus namustur." derler. Diline sahip çıkmayan, kimliğine de sahip çıkamaz. Bu yüzden dilde özensizliğe tahammül edemeyiz, müsamaha gösteremeyiz. Dahası, kendimizi zengin bir dilin imkânlarından neden mahrum edelim? Kendimize büyük bir haksızlık olmaz mı bu?
Sayfa 204Kitabı okudu
Dil, düşüncenin ifade aracıdır. Diliniz fakirleşirse düşünce dünyanız da kısırlaşır. Wittgenstein "Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” der. Düşünce ufkumuzda yaşanan her daralma dilimizin fakirleşmesine neden olur. Birkaç bin kelimeyle düşünen ve yaşayan insanların köklü ve kalıcı bir medeniyet inşa etmesi mümkün değildir. Bir milletin en büyük zenginliği ortak bir dilinin olmasıdır. Bu dil aynı zamanda bizim akıl, ruh ve gönül dünyamızın tercümanıdır. Kelime ve kavramları özensiz ve hoyratça kullanırsak o dünyayı da basitleştirir ve fakirleştiririz. “Kamus namustur.” derler. Diline sahip çıkmayan,kimliğine de sahip çıkamaz. Bu yüzden dilde özensizliğe tahammül edemeyiz, müsamaha gösteremeyiz. Dahası, kendimizi zengin bir dilin imkanlarından neden mahrum edelim? Kendimize büyük bir haksızlık olmaz mı bu?
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Dil, düşüncenin ifade aracıdır. Diliniz fakirleşirse düşünce dünyanız da kısırlaşır. Wittgenstein “dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır” der. Düşünce ufkumuzda yaşanan her daralma dilimizin fakirleşmesine neden olur. Birkaç bin kelimeyle düşünen ve yaşayan insanların köklü ve kalıcı bir medeniyet inşa etmesi mümkün değildir. Bir milletin en büyük zenginliği ortak bir dilinin olmasıdır. Bu dil aynı zamanda bizim akıl, ruh ve gönül dünyamızın tercümanıdır. Kelime ve kavramları özensiz ve hoyratça kullanırsak, o dünyayı da basitleştirir ve fakirleştiririz. “Kamus namustur” derler. Diline sahip çıkmayan, kimliğine de sahip çıkamaz. Bu yüzden dilde özensizliğe tahammül edemeyiz, müsamaha gösteremeyiz. Dahası, kendimizi zengin bir dilin imkanlarından neden mahrum edelim? Kendimize büyük bir haksızlık olmaz mı bu? İbrahim Kalın
Sayfa 33 - Derin tarih dergisiKitabı okudu
Dilin sınırları, düşüncenin sınırlarıdır
Kimileri dilin nörolojik olarak daha da önemli olduğunu ileri sürer. Lenguistik görecelilik teorisi, bir kişinin koştuğu dilin bu kişinin dünyayı algılamadaki bilişsel işlemesini ve yeteceğini belirlediğini ileri sürer. Örneğin eğer insanlar ''güvenilir'' sözcüğünü içermeyen bir dili koşularak yetiştirilseydi, güvenilirliği anlama ya da sergileme yeteceği olmayacaktı.
Sayfa 196Kitabı okudu