Konuyu özetleyecek olursak, nihaî anlamda hür bir beşerî irade yoktur; küllî ilâhî iradenin cüzî beşerî iradeyi etkileme tarzı ise ilelebet çözülemeyecek bir sır olacak kalacaktır. Ancak islâm, Hıristiyan öğretiden ayrıldığı dört hususla izafî beşerî hürriyeti sağlar. Birincisi, Hıristiyanlığın asli günah dogmasına karşı islâm insanın doğuştan masumiyetini, ikincisi Hıristiyanlığın kurtuluşsal elitizm (Robertson 1970: 170) anlayışına karşı islâm, kurtuluşsal demokrasiyi, bireysel kurtuluş imkânını kabul eder. Üçüncüsü, Hıristiyanlığın din ile dünya, dolayısıyla dinî ile dünyevî kurtuluş arasında yaptığı katı ayırımdan kaynaklanan gerilime karşı islâm, dünyanın âhiretin tarlası olduğunu, dördüncüsü, Hıristiyanlığın Kilise realiz mine karşı islâm, insanın akıl sayesinde dünyevî eylemlerinden sorumluluğunu öngörür. Hürriyeti, çağdaş psikoloji açısından bile gizemli, metafiziksel bir beşerî irade kavramı yerine ilâhî yasanın kılavuzluğuna tâbi' beşerî akli sorumlulukta temellendirmek çok daha makuldür. Hıristiyanlık'tan ayrıldığı bu dört temel noktayla islâm, aşağıda Ziya Gökalp'ın ifade edeceği gibi, Allah'a teslim olarak sorumluluğunu yerine getiren insanları hemcinsleri karşısında hür kılar.
Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Feraiz-i İlahiye ise hafiftir, azdır. Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez. Vazife ise: Yalnız bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse, istiğfar etmeli. Yâ Rab! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn demeli ve ona yalvarmalı...
Reklam
Ölüm, biyolojik olduğu kadar, arkeoloji ve demografi, fiziki antropoloji ve kültürel antropolojiye konu olan din, inanç, ritüel ve sanatı ilgilendiren kültürel bir olgudur. Bu nedenle sosyoloji, antropoloji, biyoloji, psikoloji vb. disiplinlerde ölüm olgusuna ilişkin çok sayıda çalışma bulunmaktadır.
Sayfa 180 - Gazi Kitabevi
·
Kanaatkâr bir kimsenin kalbi denizden daha zengindir.
Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.
Madem şehâdet bir yiğidin düğün günü gibiydi, madem şehâdet en büyük sevda ve aşktı, o hâlde ona kavuşulan gün, günlerin en güzeli olmalıydı.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.