Kıyamet psikolojisi her devirde etkiliyor insanı...
Hicri 1000 yılının yaklaşmasınında etkisiyle, Osmanlı entelektüelleri Sultan Süleyman'ı İslam dünyasının "müceddidi" olarak lanse etmeye başlamışlardı. Özellikle saltanatının ilk yirmi yılında, Süleyman yaklaşan Kıyamet'ten önce Hak Din'i yayacak ve tüm dünyayı yönetecek hükümdar (sâhibkırân-ı âlempenah / sâhib kırân-ı rub-ı meskün) olarak görülüyordu. Şarlken ile olan rekabeti de bu şekilde değerlendirilmeliydi; onu mağlup edip İslam'ı muzaffer kılacak olan Mehdi (Mehdi-yi sâhib-zamân / Mehdi-yi âhirü'z-zamân) Osmanlı hanedanının bu onuncu sultanından başkası olamazdı."
Sayfa 44 - Kronik KitapKitabı okuyor
Din ayağı ve dil ayağı toplumda doğru tanımlanmazsa o toplum şizofren olur. Din konusu abartılı olursa dini heyezanlar meydana gelir. Tamamen dini yok sayarsanız bu kez de kendi kutsalını oluşturan, putlara tapan toplumsal şizofrenleşme ortaya çıkar.
Reklam
Başımızdan geçen olumsuz yaşantıların ve bizimle ilgili olumsuz değerlendirmelerin benliğimizde açtığı yaralar, namazla pansuman edilir, onarılır ve daha canlı, daha arzulu, kendimize güvenimiz artmış, ruhen güçlenmiş olarak hayat sahnesinde yerimizi alırız.
"Namazdan çıkmak, sadece yüzünü kıbleden çevirmektir. Allah her yerde olduğuna göre gönül namazından çıkmak mümkün müdür? Gönlümüzün yüzünü Allah'a çevirdiğimiz sürece manevi namaz devam eder."
İnançlar doğru oldukları için işe yaramazlar. İşe yaradıkları için doğrudurlar. .William James.
Sayfa 26 - TimaşKitabı okuyor
Güney Pasifik kargo inançları üzerinde çok fazla durmak istemiyorum. Ancak bunlar dinlerin neredeyse sıfırdan türemelerinin günümüze ait büyüleyici bir örneğini temin ederler. Özellikle dinlerin ortaya çıkışı ile ilgili dört genel ders verirler ve onlara burada özetle değineceğim. İlki, bir inancın aniden ortaya çıkmasındaki inanılmaz hızdır.
Reklam
Yahya bin Muaz hazretleri derler ki:
Yarın kıyamet gününde mizan terazisine fakirlik ve zenginlik konup tartılmaz. Ancak sabır ve şükür tartılır. Zengindi, fakirdi denmez. Şükrederdi, sabrederdi denilir.
Nefsi kendi elinde kar gibi erimeyenin elinde, din kar gibi erir.
''İnsan nefsinin ıslahı, arzulanan her hayrın temelidir. Islah içermeyen bir kanun, sadece ve sadece soyut bir metinden ibarettir. Gerçekten kanun, bunu uygulayan hâkimin ruh haleti ve psikolojisi demektir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim, dinin ıslahını nefsin ıslahı üzerine bina ediyor: 'Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akıllı ve temiz vicdanlı kimseler idrak ederler.' (Rad 19)
Sayfa 166Kitabı okudu
Allah Resûlü'nün diğerkamlığa (altruism)552 verdiği öne- mi belirten sözlerini nakleden Enes b. Malik (R.A.) diyor ki: "Resûlullah şöyle buyurdu: "Hiçbiriniz kendisi için arzu etti- ğini kardeşi için de istemedikçe (kâmil bir şekilde) îmân et- miş sayılmaz. Bu konuda, Fromm'un görüşleri ile bu hadîsin anlamı ara- sında bir
Reklam
"Bir sefer esnasında idi ki, Resûlullah halkın toplandığını ve birini güneşten gölgelediğini gördüğünde sordu: "Bu adamın zoru nedir?" Asháp: "Oruçludur, yâ Resûlullah!" dediler. Allah Resûlü: "Seferde (böyle meşakkatle) oruç tutmak (fazîletli) ibadetlerden değildir," buyurdu." Buhari,Savm,36
İslâmi anlayışa göre umûmî hayattan kopuk; belli sınırlar içine alınmış bir dinî hayat söz konusu değildir. Bütün yön- leriyle hayat, iç içe bir bütünlük arz eder. İslâm kişilere âhiret mutluluğu vaat eder; bununla beraber dünya mutluluğundan da uzaklaştırmaz. 321 Hatta dünya hayatı âhiretten önce olduğu için Müslüman kişi İslâm'ın gereklerine uyarak önce dünya- da mutlu olur. Bu yüzden Resûlullah, dinî hayatın zevkleriy- le, sıkıntılarıyla bir ölçü içerisinde olmasını istiyordu. Çekil- mez, yaşanması insan tahammülünü aşan durumları ibâdet gâyesiyle bile olsa hoş görmüyordu. Bu sebepledir ki, "Allah, hiçbir nefse gücünün üstünde teklif yüklemez... Güç yetire- meyeceğimiz yükleri bize yükleme Allah'ım!"322 âyetinin ışı- ğında Müslümanları îtidale yöneltiyordu.
Sağlıklı bir din eğitimi için itidâlin önemini görmezlikten gelemeyiz. Aksi takdirde din eğitimi, kişilerin kendi mizaç ve istidatları istikametinde ya ifrata giderek marazi bir din- dar tipinin yahut tefrite düşerek dinî yaşayışı zayıf bir kişiliğin doğmasına yarayacaktır.
Kusurları olan ve başkalarının kusurları konusunda suskun kalan insanlar gördüm; derken Allah onların kusurlarını örttü ve bu kusurlar kaybolup gitti. Kendilerinin hiçbir ayıbı olmayan, buna karşılık başkalarının eksikliklerini sayıp döken insanlar da gördüm, sonra bunlar kınadıkları kusurlara kendileri battılar.
İbn Yezdan el-Medâini
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.