54 syf.
9/10 puan verdi
·
53 günde okudu
Nietzsche ve Schopenhauer İle Küçük Bir Söyleşi
Kitap;iki oturum sonucu sembolik röportajlardan oluşur. İlk oturum:İnanç ve özgür irade üzerine sorulan sorulardan,irdelenen meselelerden meydana gelir. Nietzsche'ye göre özgür irade diye bir şey yoktur.Ona göre;Tanrı tarafından yaratılanlara sunulan seçeneklerde sınırların ve mecburiyetlerin olması özgür irade ortamıyla celişir.İnanç
Nietzsche ve Schopenhauer ile Küçük Bir Söyleşi
Nietzsche ve Schopenhauer ile Küçük Bir SöyleşiOğuz İnel · Fihrist · 202313 okunma
608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,659 okunma
Reklam
Nihal Atsız, Sinanoğlu, Renan
_Nihal Atsız: _Bu memleket gerizekâlılarla, delilerle, ruh hastalarıyla doludur. _En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük bir karşılık beklemeyiniz. _Bütün dünyada yurt düşmanlarına müsamaha
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
Çin kendi sözde anayasasına göre Çin'deki bütün milletlerin inanç ve ibadet özgürlüklerinin anayasal koruma altında olduğunu ve bu tarz faaliyetlerin engelsiz yerine getirebildiğini deklare etse de filhakika Doğu Türkistan'da Uygur halkına karşı her türlü mezalim, baskı ve işkence hiç tereddütsüz, çekincesiz ve kesintisiz olarak devam ettirilmektedir. Belki oradaki insanlar diğer özgür dünyada en kutsal değer olarak kabul edilen insan hakları kavramından bile çok uzak ve mahrum kalmışlardır. Yaşadıkları ortam, bütün insani değerlerin çiğnendiği, temel hak ve özgürlüklerin yasaklandığı âdeta bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüştür. Uygur halkının millî kimliğinin ve özgürlük mücadelesinin tek dayanağı olan din ve medeniyet değerleri aşırı derecede baskı ve kısıtlamalar altında tutulmuştur. İnsanlar kendi inançlarına özgürce inanma haklarından mahrum bırakılmışlardır. Çin, din ve vicdan özgürlüğü meselesinde en çirkin uygulama ve kısıtlamaları bu bölgede gerçekleştirmektedir.
Sayfa 71 - rumuz yayınlarıKitabı okudu
1932 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bir genelgesiyle yürürlüğe giren ve 1941 yılında kanun hükmüne bürünen Arapça ezan okuma yasağı, yukarıdaki örnekte gördüğümüz gibi yalnız Müslüman cemaati ikiye bölmekle kalmış, köyleri, kasabaları, ilçeleri ve şehirleri, velhasıl bütün Türkiye'yi keskin bir bıçağın darbesi gibi ikiye ayırmıştır. (Sayfa
Reklam
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.