Gazze Doğu Türkistan ve bütün dünyada zülüm gören çocuklar ın 23 nisanı kutlu olsun.Degince kutlu olmuyor ...
Vefatının Ardından Türk Basınında Papa Eftim
Papa Eftim'in vefatı Türk basınında geniş çapta yer bulur. 19 Mart 1968 tarihli Milliyet gazetesi Papa Eftim'in ölümü ile ilgili bir yazısında bu büyük dava adamından şöyle bahseder: "Yanık yüzlü, temiz yürekli, kadife bakışlı bu Orta Anadolu çocuğu Ortodoks olarak doğmuştu. Büyük din cereyanlarının çatıştığı Küçük Asya'da
Reklam
Haram parayla hayır eseri yapanların aldanması
Bir grup, mescid, medrese, misafirhane, köprü, havuz ve insanların gözlerine hitâb edecek şeyler yapmaya düşkündür. İsim ve şöhretlerini ebedileştirerek, öldükten sonra da eserlerinin devam etmesi için onların üzerlerine isimlerini tuğla ile yazarlar ve bununla mağfireti hak ettiklerini sanarlar; fakat iki yönden aldanıyorlar: Birincisi; paralarını zulüm, şüpheli yollar, rüşvet ve haram yerlerden kazanmışlar. Kazanırken Allah'ın gazabına maruz kalmışlardır. Bu şekilde Allah'a isyan ettikleri için onlara düşen, tövbe etmek ve malları, eğer yaşıyorlarsa sahiplerine, hayatta değillerse varislerine iade etmektir. Vârislerinden de hayatta olan yoksa o malları en mühim maslahatlar için sarf etmektir. Belki en önemlisi, fakirlere dağıtmaktır. Hal böyle olunca, binalar yapıp, ölünce de onları terketmenin ne faydası olabilir ki? Ancak riya, şöhret ve kendinden söz ediliyor olmasının verdiği zevk bunları mağlup etmiştir. İkinci yön ise; bağışta bulunmakla ve binaları yüksek yüksek yapmakla, kendilerini ihlás sahibi görerek, hayrı amaçladıklarını zannetmeleridir. Böyle bir zengine fakir bir kişiye bir dînâr vermesi teklif edilse nefsi buna razı olmaz, çünkü içinde, yaptığı hayırla övülme sevgisi yer etmiştir.
Hıristiyanlığın Yayılması
Hıristiyanlık ilk birkaç yüzyılda, Nasıralı İsa'nın çarmıha gerildikten sonra ölüp yeniden dirildiği ve insanların da ona inanarak sonsuz yaşamı bulabileceği öğretileriyle Kudüs'ten Greko-Roman dünyası boyunca yayıldı. Hz. İsa'nın müritleri ona "Tanrı'nın meshettiği" anlamına gelen ve İbranice "meshiah" ya da "Messiah" [kurtarıcı] kelimelerine denk olup Yunanca Christos'tan gelen İsa Mesih dediler. Kitab-ı Mukaddes'teki Elçilerin İşleri'ne göre ilk olarak Antakya'da "Hıristiyan" olarak adlandırıldılar. Önemli kişiler arasında daha çok Aziz Pavlus olarak bilinen ve başta Hıristiyanlara zulmeden ancak Şam'a giderken gördüğü vizyondan sonra din değiştiren bir Yahudi olan Tarsuslu Saul da vardı. Aziz Pavlus yeni inancı yaymak için 40-50 yıllarında yorulmadan seyahat etti. Müritlerinin lideri olarak Hz. İsa tarafından özenle seçilen Aziz Petrus Roma'ya yerleşip kilisenin ilk papası ya da lideri oldu. Hıristiyanlar Roma İmparatorluğu yönetiminde, özellikle de 64'te Nero ve 303-311 yıllarında Diocletianus tarafından şiddetli zulüm gördüler. 313'te, Büyük Konstantin inancın hoş görülmesi gerektiğine karar verdi ve 380'de Hıristiyanlık I. Theodosius yönetiminde imparatorluğun resmî dini oldu.
Sayfa 318 - Kronik KitapKitabı okudu
56: Yeryüzünde ALLAH'IN gönderdigi hükümler uygulanarak düzen kurulmuşken,sakın orada bozgunculuk çikarmayın!İnsanları Kur an ilkelerinden uzaklaştırıp inkar ve zülüm bataklıgına sürüklemeyin! Hem ALLAH ın azabından korkarak,hem de onun lütüf ve rahmetini umut ederek O na yalvarın!Korku anında ümitsizlige,ümit anında gaflete kapılmayın ve daima iyi insan olma yolunda gayret gösterin! Gerçek şu ki, ALLAH ın bereket ve rahmeti,iyilik edenlere pek yakındır!
6.cilt
2. "Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Bazan hoşunuza gitmeyen bir şey sizin hakkınızda daha hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötü olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir." Bakara sûresi (2), 216. ... Savaş, arzu edilen, istenilen bir şey değildir. Fakat bazı kere kaçınılmaz bir zaruret olarak karşımıza çıkar. Can, mal, din ve vicdan güvenliğini sağlamanın, zulmü ve fitneleri önlemenin, haksız tecavüzlere son vermenin yegâne çaresi savaş olabilir. İşte böyle durumlarda savaşmak, insanlık için bir hayır, bir kurtuluş vesilesi olabilir. İslâm'da bu savaşın adı cihaddır. Çünkü cihadda zulüm ve haksızlık, tecavüz, haddi aşma ve yeryüzünü tahrip etme yoktur.
Reklam
540 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Kitap hakkında inanılmaz kararsız kaldım. Zira bunun bir sebebi iletişim yayınlarından okumam olabilir. Çünkü bir kaç incelemede sel yayınları tavsiye ediliyor, iletişim yayınlarının çevirisinin pek iyi olmadığından dem vuruluyordu. Bu sebeple kitap hakkındaki fikrimde ikilem yaşadım. Öncelikle beni darlayan birinci sebep; hep ölüm, zulüm, ölüm,
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 202135,1bin okunma
HK
Genelleme yapmak doğru değil Ve belki bizim yahudi ile siyonizmi ayırd eden bir bilincle değerlendirme yapmamız gerekiyor Vahiy sürecinde "islam"dan gayrı bir yaşam tarzı ön görülmedi irade bireyine Hicbir rasul/nebi s.a.v. eshabına islam dışında bir din getirmedi Ehli kitab ve nasara İle Benî israil ve yahûd Gibi kavramları da yine
Sultan Abdülhamid'i tahtan indirmek her şeyi değiştirdi mi?
Karşısındaki Sultan Hamid ise, bu işlerin canına mal olmasından korktuğu için, belki başka çaresi de kalmadiğı için görünüşte İslamcılık ama aslında Bat tarzıreformlar yapıp okulları modernleştirerek, kendisinden önce. ki dönemlerin iki misli yabancı kitap çevirisi yayımlatarak,kız mektepleri açarak, Avrupa saatini uygulamaya çalışarak ülkeyi demiryollarıyla bağlamaya uğraşarak elinden geleni yapmıştı. Peki bu ihtilale niye kalkışılmıştı o zaman? Yillarca Paris'te saltanata karşı gazeteler çıkaran, mücadele eden ve Batı devletlerinin desteğini alan Jön Türkler iktidara gelince neyi değiştirmişlerdi? Doktor'un dili varmıyordu söylemeye ama her șey daha da berbat olmuş, Imparatorluk süratli bir çözülme sürecine girmiști. Ayrıca daha bașlangıcta Sultanı Ermeni katliamıyla suçlayan Jön Türkler "anasır" dedikleri bütün din mensuplarını ve azınlıkları birleştirmek amacıyla yola çıkmış ama onlara daha da beter bir zulüm uygulamayabaşlamışlardı.
Sayfa 233Kitabı okudu
166 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir Müslümanın davası, bir insanın davası, insanlığın davasıdır. Kudüs, hepimizin ortak mirasıdır ve korunması için elimizden geleni yapmalıyız. Ümmetin İlk kıblesidir, Kıyamıdır... Ey Müslümanlar ne kadar daha sessiz kalacaksın… Artık bu zülme bir dur de! Filistin'de şu anda devam eden savaşta, masum insanlar ve çocuklar hayatlarını
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Her Müslümanın Ortak Davası KudüsYusuf el-Karadavi · Nida Yayıncılık · 20212,069 okunma
Reklam
Osman Gâzi'nin, oğlu Orhan Gâzi'ye vasiyeti.
Orhan Gazi'nin geldiğini fark eden Osman Gazi, eliyle işaret ederek onu yanına oturttu. Sonra etrafındakilere onu yerine tayin ettiğini bildirdi. Evlatlarına ve kumandanlarına, Orhan Gazi'ye itaat edip, ona bey'at etmelerini emretti. Ardından Orhan Gazi'ye, Osmanlı Devleti'nin temel harcı mahiyetindeki şu vasiyet ile son
Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Ta'zîr
Ta'zîr (kelime anlamı terbiye etme, dikkatli olmaya zorlama, tedbir alma) denen kavram ve kurum işletilerek devlet başkanına, sakıncalı gördüğü konularda sakıncalı gördüğü kişileri hizaya getirmek için tedbir yetkisi verilmiştir. Bu yetki İlk zamanlar, dayak ve hapis gibi cezalar öngörüyordu. Daha sonra uygulanan siyasetlere karşı çıkışlar artınca yetki sürgün ve öldürmeye kadar uzatılmıştır. Ve bir gün gelmiştir ki, devlet başkanı (imam, halife veya sultan) saltanatı için sakıncalı gördüğü kişi veya kişileri hiçbir sorgulama ve araştırma yapmadan bir emirle katlettirebilmiştir. Osmanlı düzenindeki "siyaseten katil" kurumu da işte bu ta'zîr kurumunun biraz uzantısıdır. Bu ta'zîr kurumu, tarihin hukuk ve düzen adına yapılandırılan ve işletilen en büyük cinayet ve zulüm kurumlarından biridir. Devlete ve düzene zararlı olabilirler gerekçesiyle yüzlerce, binlerce (bunların içinde onlarca kundak bebeği de vardır) asılıp kesilmiştir. Tek "suçları" sultan veya halifenin onları devlet ve saltanat için kaygı yaratıcı bulmasıdır. Bu kaygı yüzünden bazen analar, evlatlar, babalar katledilmiştir. Bu ölümler içinde devletin varlığı ve halkın huzuru için gerekli olanlar elbette vardır; bizim eleştirimiz bunun din adına yapılmış olmasına yöneliktir.
Sayfa 73
Ey Allahın Resûlü! İnsanların hangisi daha hayırlıdır? dedik. Cevab olarak buyurdu: - Kalbi duygulu ve lisanı çok doğru olan kimsedir. Dedik ki: Ya Resûlellah! "Kalbi duygulu olmanın mânası nedir? Buyurdular: O müttakî ve tertemiz insan ki onun kalbinde ne hile, ne dalavere, ne zulüm ve ne de hased vardır., demektir. Dedik ki: - Ey Allah'ın Resûlü! Böyle bir kimsenin izinde kim gider? Buyurdular: - Dünyaya buğzedip, âhireti seven kimse!71
Din elbisesi giymiş zulmü anlatıyor
Zulüm başına geçirmiş. Hamiyet libasını, hıyanet ucuz giymiş. Cihad ve hem gazâya, bağy ismi takılmış. Esaret-i hayvanî, Sözler
Sayfa 776Kitabı okudu
Resim