Babam içki içmez, içenleri hoş görmezdi. Saraya sokulmasınıda yasak etmişti. Sigara ve kahveyi severdi, hatta, sigarayı çok içerdi diyebilirim.
Sıhhatli bir erkekti, sağlam bir bünyesi ve idmanlı bir vücudu vardı, küçüklüğümde onun bir defa hastalandığını hatırlarım. Çok az uyurdu. Şafaktan önce kalkardı, beş vakit namazını kılar, daima Kur'an-ı Kerim ve Bûhari-i Şerif okurdu. Dindar, Allah'a bağlı büyük bir müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Çok çalışkandı.
Çok açıktır ki, bu imparatorluğun kuruluş ve gelişmesinde büyük hükümdarların çok payı vardır. Bunlardan birisi, "hükümdarların en sonuncusu ve zamansız, geç geldiği için katkısı anlaşılamayan" Il. Abdülhamid Han'dır. Gerilemenin, yavaşlamanın asrında ortaya çıkmıştır. Yapabileceği fazla bir şey yoktur. Cihanşümul bir imparatorluğun sonuna gelinmiştir. Bu bakımdan II. Abdülhamid "dünya imparatorlukları"nın, yani muhtelif dinlerden olan ve muhtelif diller konuşan birtakım milletlerin bir arada yaşadığı cihanşümul denilen imparatorlukların üçüncüsü ve aslında sonuncusunun son hükümdarıdır. Çünkü kendisinden sonraki hükümdarların ikisinin şahsiyet olarak kayda değer bir yanı yoktur.
Sultan Reşad iyi niyetli, dindar, kendine göre de malumatı, bilgisi olan ve Farsça bilip konuşan bir sevimli ihtiyarcıktır; son hükümdar VI. Mehmed Vahideddin, oldukça zayıf eğitim görmüştür, ileri yaşta tahta geçmiştir. Bir yenilginin, çöküntü zamanının ortasında tahta çıkan, Mütareke devri padişahıdır. Ondan da bu ortamda bir şey beklenemez. Dolayısıyla bu dünyanın en son hüküm dan, tarihi, hukuki ve müessese olarak son üniversal imparator (son Roma imparatoru) Il. Ab dülhamid Han' dır. Bu anlamda Müslümanlardaki Hilafet müessesesini de yetki ile temsil eden son kişi kendisidir.
Not defterinde,Vahidüddin'e ait şu cümleler vardır:
"- Büyük biraderim Abdülhamid Hân Hazretleri Yavuz Sultan Selim'den sonra gelseydi Osmanlı padişahları arasında en üstün mertebeyi ibraz eder ve devleti, iç ve dış düşmanlarına karşı en muhkem ve salâbetli bünyeye kavuştururdu. Bu mânâyı, bana, kendi öz ağziyle de îma ve ifade ettiği olmuştur. Fakat en nazik ve tehlikeli devrede geldi, 33 sene bütün felâketlere ve maziden kalma dertlere karşı koymayı bildi, hastayı ölümden korudu ama, ayrıca müstakil bir sıhhat ve saadet getiremedi. Onu, kan akıtmaya asla müsait olmayan dindar mizacı yüzünden İttihat ve Terakki yıktı ve zaten sıra icabı, Abdülmecid oğulları arasında en halim selim, şefik, refik, mütevekkil, mütehammil, iradece zaif ve siyasetçe hafif olanını buldu. Ona tac giydirdi ve onu başına tâç eyledi. Böylece, 600 yıllık devleti 6 yılda harcama yoluna girdi ve 9 yılda çökertti- Tarihimizi. yahudilerin, masonların, dönmelerin âleti olarak millete onlardan daha büyük fenalık edebilmiş, haricî ve dahilî hiçbir düşman mevcut değildir."
Âdile Sultan.
Sultan İkinci Mahmud'un kızı, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'in kız kardeşleridir.
Ayrıca Adile Sultan, Sultan ikinci Abdülhamid Han'ın halasıdır.
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_
_Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia)
_Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia)
_Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia)
_Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt
TEVFİK FİKRET KİMDİR?
Tevfik Fikret 24 Aralık 1867'de doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde Servet-i Fünûn topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret, devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkiledi. Türk edebiyatının Batılılaşmasında öne çıkan isimlerden biridir. Farsçada
Babam Sultan Abdülhamid
Kitap Meşrutiyet ile tahta çıkan, 31 Mart olaylarında tahtan indirilen, günümüzde kişiler ve gruplar arasında farklı şekillerde tanınan kiminin çok değer verdiği kiminin ise birçok olayın müessibi gördüğü Osmanlı padişahlarının 34.sü ve halifelerin ise 26.sı olan çalkantılı bir devrin padişahı Sultan II. Abdülhamid'in hayatı kızının ağzıyla kaleme alınmış.
İstanbul Yıldız Sarayında başlayan hayatı, tahtan indirilip Selanik Alatini Köşkün'de sürgün olarak devam eder. Ve yine İstanbul Beylerbeyi sarayında hayata gözlerini yumar.
Kitap II.Abdülhamid'in padişahlık hayatının yanı sıra, kişisel yaşamına, ailesine olan muamelesine, dindar yönüne, yardımseverliğine ve kitap sevgisine de vurgu yapıyor.
Kitap akıcı bir dille yazılmasına karşın eleştirebileceğim tek nokta kitabın sonlarında Sultan Abdülhamid'in eşlerinin , çocuklarının ve onlardan gelen neslin detaylıca açıklanmasıydı, o kısım bana fazla kafa karıştırıcı geldi.
Ölmeden bilinmedi kadri
Babam Sultan Abdülhamid Han'ın
Hiç kimseye baki değildir
İtibarı bu fâni cihanın..
Ayşe Osmanoğlu
Osmanlı İslamiyet'i anlamadı, Osmanlı İslamiyet'ten uzaktı mesajlarını verdikten sonra ardından bidat ehlini yani dindar görünerek dini bozan adamları önümüze koyuyorlar. Bu insanların hepsinin belli çıkarları ve farklı maksatları vardır. Bazıları dini yıkmak istediler. İngilizler nice adı Ahmet, Mehmet olan Lawrence'leri içimize sokmadılar mı? Dilimizi yok etmek isteyenler bir gecede alfabemizi değiştirmediler mi? Oysa Osmanlıca dediğimiz Türkçe değil mi? Biz dil devrimiyle kendimize yabancı olduk. Kendi tarihimizi Batılı yazarların yazdıklarından öğrendik. Ben Hammer'in tarihini satır satır okudum, nasıl Türk düşmanı olduğunu çok iyi bilirim. Bunun gibiler bize seksen sene Abdülhamid Han'ı "Kızıl Sultan" olarak anlatmadılar mı? Artık doğru tarihi öğrenmenin vakti geldi diye düşünüyorum. Fakat doğru tarih, doğru dil ve doğru ehl-i sünnet itikadı ile anlaşılabilecektir.