272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Solaris etkisiyle yazarın bu kitabına yöneldim . İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkesi Naziler tarafından işgal edilen bir doktorun yolu Dönüşüm Hastanesine düşer. Bu hastanede kimler ve neler yok ki Nazilerden kaçmak için deliliğe sığınanlar, delirmenin eşiğinde gelgitler yaşayan şairler, papazlar, dini felsefi sohbetler... Naziler, üstün, ari ırk saplantısıyla aklı başında olmayanları yaşamaya layık görmedikleri için hasta avına çıkarlar. Başlarında Nazi bir doktor vardır, öldürmeyi ve ölümü savunan... Hastane müdürü olan doktorsa doktorluk bilinciyle yaşamı savunur:" Eğer bana kaçıkların yararsız olduklarını söylerlerse iki kaçık Almanın Bleuler ile Moebius 'un eserlerini ileri sürecektim.Eğer tedavisi mümkün olmayanları kendilerine vermemi isterlerse tıp biliminde" umutsuz vaka" diye bir şey olmadığını anlatacaktım. " düşüncesini taşır. Oysa Nazileri durduracak hiçbir insani durum ve düşünce gücü yoktur. Naziler gelmeden önce bazı doktorlar, doktor olmanın bilinciyle hastalarını kurtarmaya çalışırlar. Kimilerini ormana gönderirler, kimilerini odaya saklarlar, kimilerine doktor önlüğü giydirirler. Dışarda kötülükle birleşmiş bir delilik elini kolunu sallayarak gezerken hastanede mahkumiyet içinde yaşayan akıl hastalarının yaşam hakkını canı pahasına savunan doktorların insani çabası dokunaklıydı, okumaya değer...
Dönüşüm Hastanesi
Dönüşüm HastanesiStanislaw Lem · Alfa Yayınları · 2020164 okunma
968 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
42 günde okudu
Nietzsche
Büyük bir filozof muydu yoksa amansız bir deli miydi? Hitlerin hoyrat fikirlerinin hamîsi miydi? Uzun yıllar bu sorulara yanıt aranmış, farklı cevaplar verilmiş. Bu eser tüm bu sorulara objektif bir biçimde cevap veren, yazarın yorumlarının da dahil olduğu 847 sayfa olan çok kapsamlı bir eser. Nieztsche’nin biyografisi oluşturulurken, hayatı,
Nietzsche
NietzscheJulian Young · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015137 okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
M.S 1. yüzyıl Roma stoacılığının başta gelen temsilcileri arasında Seneca ve Marcus Aurelius ile birlikte Epiktetos vardır. Sonradan filozof olan bu eski köle hiçbir şey yazmamıştır, ancak öğrencileri onun düşüncelerini, iki bin yıldır insan nesillerinin yaşamasına yardımcı olan iki kitapta toplamıştır: Sohbetler ve Enkheiridion. Enkheiridion şu
Enkheiridion
EnkheiridionEpiktetos · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,003 okunma
Âkil geçinen güzîde nev'in Aldanmağa ihtiyacı vardır. İnsanla doğan bu eski derdin Zannetmeyiniz ilâcı vardır.
Sayfa 19 - DİB
Harika yürüyüşler ve her konuda derin sohbetler yaptık; bazen sağlığı günde on saat konuşmasına izin veriyordu! Şimdiye kadar iki kişi arasında hiç bu kadar felsefi açıklık yaşanmış mıdır, merak ediyorum. İyi ve kötünün göreceliği, kişinin ahlâklı yaşayabilmesi için kendisini toplum ahlâkından kurtarması gereği, hür düşünenlerin dini hakkında konuşurduk. Nietzsche’nin sözleri doğru görünüyordu: Bizim kardeş beyinlerimiz vardı; yarım sözcükler, yarım cümlelerle, yalnızca hareketlerle birbirimize çok şey anlatabiliyorduk. Ancak bu cennet bozuldu,
Ayrıntı Yayınları
İnsan kadere inanmakla beraber insanın alacağı tedbirlerin bittiği, takdirin başladığı yerdir, inancındaymış gibi çalışmalıdır.
Sayfa 146 - Diyanet İşleri Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
124 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sade bir anlatıma sahip olan kitap, bir çok imani meselede aklınıza takılan sorulara güzel bir hikayenin içinde akıp giderken cevap bulabileceğiniz ve Felsefi ve dini yönü ağır basan, kısa hikaye tadında bir kitaptır. Bir son bahar günü otobüs yolculuğunda tanışan genç öğretmen ile 60 yaşındaki hayatını bir ideoloji uğruna harcamış ve inanç sahibi olmayan bir adamın yollarının kesişmesi ile başlıyor. Öğretmenin o adamla yaptığı uzunca sohbetler sonucunda adam Allah'a iman ediyor. Bir yolcuyla yaptığı sohbetin hayatını bu kadar kökten değiştireceğini nereden bilebilirdi? Sabaha kadar devam eden sohbetin sonunda o artık bambaşka bir insandı. Neler konuştular, bir insanı bu kadar derinden etkileyebilecek konular nelerdi? Bu gerçek hayat hikayesinin sonu nereye vardı? Kitap bizimde aklımızda olan bazen kendi kendimize cevabını aradığımız bazı sorulara da cevap vermektedir. Almak istediğinizde size çok şey katabilir. Ama almak istemezseniz anlayamayacağız bir kitaptır. O yüzden bu kitap şüphesi olan herkesin okuması gereken bir kitap. Dini bir öğüt vermiyor ya da dinin emirlerini anlatmıyor. Sadece hoşgörü içerisinde din konuları, bilimsel ve felsefi olarak ele alan bir kısa hikaye tadında bir kitaptır.
Kendini Arayan Adam
Kendini Arayan AdamHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 201810,4bin okunma
Eğer bütün kâinât halkı, yüzbin yıl Allah'ın kudret sıfatı üzerinde düşünseler. Sonunda acizliklerini itiraf ederek, - Ey Tanrı, anlaşıldı ki biz seni hiç bilememişiz derlerdi.
Sayfa 120 - Diyanet İşleri Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Nietzsche’yle yalnız kaldığım anlar muhteşemdi. Harika yürüyüşler ve her konuda derin sohbetler yaptık; bazen sağlığı günde on saat konuşmasına izin veriyordu! Şimdiye kadar iki kişi arasında hiç bu kadar felsefi açıklık yaşanmış mıdır, merak ediyorum. İyi ve kötünün göreceliği, kişinin ahlâklı yaşayabilmesi için kendisini toplum ahlâkından kurtarması gereği, hür düşünenlerin dini hakkında konuşurduk. Nietzsche’nin sözleri doğru görünüyordu: Bizim kardeş beyinlerimiz vardı; yarım sözcükler, yarım cümlelerle, yalnızca hareketlerle birbirimize çok şey anlatabiliyorduk.
Bilinen gezegenlerden birinin, hâli hazırı ile meselâ Güneş manzumesinden ayrılması farz edilecek olsa, aceba o gezegenin hali ne olur? Kendisinde tecelli eden feyiz ve gelişmeden eser kalır mı? Ne gezer… Derhal feyiz nuru, hayat fışkıran nuru, kemâli yok olmaya yüz tutar. İşte İnsan da tıpkı böyledir. Peygamberlik Güneşinden aldığı feyiz ve nurdan uzaklaşmaya ve ayrılmaya meylettiği dakika da mutlak karanlık âleminde kalır. Kendisinde nurdan, hayattan hasılı insanı diğer hayvanlardan üstün kılan özellik ve meziyetlerden eser kalmaz. Sözün kısası: İnsan neslinde topladığı damlayı deryâ gibi görerek o damla içine girmesi imkânsız olan hakikatleri inkâr etmemeli. Çünkü ebediyen çözülmesi müşkül olan bu muammanın henüz çözüm yoluna adım atan olmamış, çünkü muâmmayı tertip eden hal yolunu bizden gizli tutmuş. İnsanın bu muammayı hallettim demesi, hakikattan fersah fersah uzak olan kendi inancından, kendi iddiasından başka bir şey . değildir. Bu iddia, sahibi için anî bir lezzet, muvakkat bir sevinç hasıl eder; fakat yaratılış muamması olduğu gibi durur.
Reklam
Bugün en mükemmel piyano çalan bir adamı piyanonun başına oturtalım. Telleri kırık, ahengi serâpâ bozuk. Piyanistten bir güzel hava çalmasını söyliyelim. Biçare adam ricamızı kabul etsin. Hünerini göstermek için başlasın piyano çalmaya. Fakat ne fayda! Başarı sağlayamıyacak. Çünkü "do" perdesine basıyor "ve" sesi veyahut büsbütün falso bir ses çıkıyor. Piyanist yine o piyanist. Fakat piyanoda âhenk olmadıktan sonra ne yapsın, nasıl mahâret göstersin. İşte ruhla beden arasındaki mükemmellik ilişkisi böyledir. Yani ruhun mahiyetinde bir degişme yoktur. Yalnız vücuttaki tasarrufu o vücudun sahip olduğu istidada, gelişmeye göredir. Ruhla beden arasındaki bu mükemmellik ilişkisinden dolayı ikisinin tek bir şey olduğuna nasıl hükmolunabilir?
Görünüşe aldananlar, onları muntazam değil gibi görürler; fakat intizamsızlık onlarda değil, onları öyle gören gözlerdedir.
Sayfa 36 - Diyanet İşleri Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Nietzsche’yle yalnız kaldığım anlar muhteşemdi. Harika yürüyüşler ve her konuda derin sohbetler yaptık; bazen sağlığı günde on saat konuşmasına izin veriyordu! Şimdiye kadar iki kişi arasında hiç bu kadar felsefi açıklık yaşanmış mıdır, merak ediyorum. İyi ve kötünün göreceliği, kişinin ahlâklı yaşayabilmesi için kendisini toplum ahlâkından kurtarması gereği, hür düşünenlerin dini hakkında konuşurduk. Nietzsche’nin sözleri doğru görünüyordu: Bizim kardeş beyinlerimiz vardı; yarım sözcükler, yarım cümlelerle, yalnızca hareketlerle birbirimize çok şey anlatabiliyorduk.
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.