Hele yağmur yağmasın, fırtına çıkmasın; zavallı çayırlar ne yapacaklarını bilemezlerdi. Sağa sola savrulur, başlarını yerden yere vururlardı. O sırada ayakları olsa çok çok uzaklara giderlerdi herhalde. Ama aslında numaraydı bütün bunlar. Fırtına diner dinmez püsküllerini yine dikleştirir, esintiye karşı yeniden kımıldanmaya başlardı.
“Başları hep havadaydı. İpek gibi yumuşak püskülleri rüzgârsız edemezdi. Bekler dururlardı rüzgârı. Rüzgâr ne yöne eserse onlarda o yöne eğilirlerdi. Sanki komut almış ve tek kişiymiş gibi bütün çayır o yöne yatardı. Hele yağmur yağacak, fırtına çıkacak olsa, başlarını sokacak yer bulamazlardı. Tiril tire titrer, yerlere kapanırlardı. Eğer ayakları olsaydı çok uzaklara kaçıp giderlerdi. Ama bu halleri yapmacıktı, bir oyundu. Fırtına diner dinmez yine başlarını kaldırır, kendilerini yele verir, oynaşırlardı. Rüzgâr nereye, onlar oraya… 
open.spotify.com/track/26h7iVBq3...
İçimdeki fırtına dinmedi dinmez
Güven problemlerim bitmez
Para hiçbi zaman yetmez
Yarana basarsan yaran iyileşmez
İyi biri olmaya çalışmak
Kendine vakit ayırmaktan geçmez
Her hatam ortada
Olsun diye beni dinleyen milyonlara ders
Başarını sakla acıkanlar gelicek adi dünya
Sindirebilmek sana düşmanları gösterir adi dünya
Anlayabildim canavar benmişim lazım acil uyanmam, acil uyanmam
İzlerim dikiz aynasından sadece artık
Adi dünya
Senle bambaşka bi baharda yine buluşuruz
Belki kalmaz nefret olanları kolay unuturuz
Beklemedi bu denli Gözlerim dolmayı
Para bırakırsa elleri bu sefer el ele tutuşuruz
Annemin sağduyusunu
Babamın şeytanlarını almışım
Yanıma
İçimde savaş belli biri galip gelip alır alkışı
Bu duvara
Burda deniz hala mavi
Ve geceler hala lacivert
Artık uzakta yaşayamam maviden
Eğer ayakları olsaydı çok uzaklara kaçıp giderlerdi. Ama bu halleri yapmacıktı, bir oyundu. Fırtına diner dinmez yine başlarını kaldırır, kendilerini yele verir, oynaşırlardı. Rüzgâr nereye, onlar oraya...