Hey! Hey! Hey! Gidiyorum işte şişeye
Kalbimi avutup derdimi gömmeye
Yağsın yağmur, essin rüzgar
Gidilecek daha çok yol var,
Ama önce uzanıp ulu bir ağacın altına
Geçsin diye yol vereceğim bulutlara
Bir insanın bugünkü davranışını anlayabilmek için, dün ne yapmış olduğunu bilmek gerek.Neden bugün böyle düşünüyor diye anlayış göstermek için,dün nasıl düşünmüş olduğu bilinmeli.
Koro finalinin dördüncü bölümünde, Schiller’in metninin başlangıcını Beethoven şöyle ele almıştı:
Sevinç, güzel ilah ışığı
Elysium’un kızı
Ateşle bezenmiş olarak
Yüce kutsallığına giriyoruz!
Sihirin gene bağlıyor
Adet olan ayırımı
Sihirli kanatlarının altında
Hepimiz kardeş olacağız.
İnsanoğlu denen yaratık, insanlar
arasında çelişki olmasın ister hep; hiç değilse bu çelişki
sadece tek kişiyi ilgilendirsin ister.
Oysa birbirimize öylesine zincirleme bağlıyızdır ki, olaylar daima uzak yakın pek çok kişiyi etkiler.
Kabil ne demiş?
“Ben kardeşimin çobanı mıyım?”
Bu, yakınını sev kuralının yalnızca başlangıcının değil de,kardeşin kardeşi olduğumuz sürece kıyamet gününe kadar birbirimizden kopamayacağımızın gerçek bir örneğidir.
Viktor freiherr von Weisacker
1886-1957
"Bu tür yolculuklar sonucu anladım ki insanın kendi hudutları bulanınca yeniden eski haline dönmesi ve bir ilişkiye açık olması mümkün değil :bunu denesek bile, kendimizi yeniden, bir zamanlar olduğumuzu düşündüğümüz otonom varlıklar haline getiremiyoruz. Bize ait olan bir sey artık bizim değildir ve bize ait olmayan bir şey de artık bizim içimizdedir. "
Batının içindeki Doğu, doğunun kalbinde atan Batı. Bilhassa Türkiye gibi her ikisini de bünyesinde barındıran bir coğrafyadan bakınca bu meselelere. Ama genede nedense ısrarla mekanik biçimde kullanırız bu kategorik ayrılmaları
Sorsan tam olarak nerede başlar Batı, nerede sona erer Doğu, kimse sabit ve somut bir harita veremez. Yüzyıllar içinde ne çok değişmiştir aslında algılar. İç içe geçmiştir aslında "ben" ile "öteki"
"İnsanlar kendilerine, hem de başkalarına durmadan güçlük çıkarırlar ama," dedi,asla yılmamalı. Yolunun üstüne bir dağ çıkan yolcu gibi olmalı. Şüphesiz bu dağ olmasaydı yol daha rahat, daha kısa olurdu. Ama mademki dağ vardır, onu aşmak gerek "
Buranın insanları nasıl diye sorarsan, her yerdekiler gibi derim. İnsanoğlu nereye gitsen hep aynı. Çoğu, zamanın büyük kısmını karnını doyurmak İçin çalışmakla geçiriyor. Geri kalan birazcık boş zamanda öyle sıkılıyorlar ki. Ondan kurtulmak için türlü yollar arıyorlar. Ah şu insanların alın yazısı.