Tarih ve toplum yanları, ister istemez kültür ve medeniyet kavramlarına bitişir. Bundan da çıkan kaçınılmaz sonuç, her müslümanın kültür ve medeniyetine bağlılığı, inancının ayrılmaz bir unsuru olduğu gerçeğidir. Kültür ve medeniyetini yaşatmak ise, sadece geçmişte ortaya konanları muhafaza etmek gibi müze işlemi değil, aynı zamanda aynı kültür ve medeniyetin çağ içinde de doğurganlığını korumasına çalışmaktır. Eğer bir durgunluk varsa, yeni bir diriliş çığırını açmak suretiyle uygarlığı ilerleme yönünde kamçılamaktır.
Sayfa 31 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Artık en büyük savunma savaşımızı içimizde veriyoruz.
Sayfa 31 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Reklam
İslâm sana, et, kemik, deri gibi, hatta, ciğer, ilik, kalb, beyin olacak, hatta zekâ, zihin ve ruh olacaktır. Yeniden doğacaksın. Kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin
"Hakikat, mü'minin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa alır.",
Reklam
Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu?", "İlim, Çin'de de olsa, elde etmeğe çalışınız.",
Bir başka anlatımla, müslüman, kendini müslüman bilmek veya saymakla müslüman olamaz. Müslümanlığı bir varoluş haline getirmek borcundadır.
Sayfa 30 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Her müslüman önce, kendi iç dünyasında müslüman olmalı, fakat ondan ayrılmaz bir şekilde toplum içinde ve toplum halinde de müslüman olmayı şart olarak idrak etmeli.
Sayfa 30 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Müslüman, daima çağdaş olmalı. Ama nasıl?
Yani onu çağa uydurmak değil, çağın ona uymasına çalışmak. Evet, inancıma göre, müslüman, inanmış kişi, daima çağdaş olmalı. Ama neyle çağdaş olmalı? Başkalarıyla çağdaş olmak değil, burada kasdettiğimiz çağdaşlık. Kendi kendisiyle çağdaş olmalı: İdeal islâmla çağdaş olmaya çalışmalı sürekli olarak. Geçmişteki büyük islâm yaşantısına hayran olmakla yetinmemeli. O yaşantıyı bugün de gerçeklestirmeyi bir görev bilmeli. Başkalarına resmen veya fiilen köle olmayı kendi müslümanlığıyla bağdaştırmayıp özgürlüğünü kazanmak için ölünceye kadar savaşmayı islâmlığın, müslümanlığın gereği bilmeli. Bunu nefsine ait bir gurur sebebi değil, içinde bulundugu adlandırılışın, yani müslüman sayılmanın kaçınılmaz bir gereği bilmeli.
Sayfa 29 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Reklam
"Bu âmentü, çağdaş kandildir..."
İnsanın kendi gönlüne tuttuğu ayna. Görüneceklere göre yol alan bir deniz kılavuzu. Müslümanlar için yeniden varoluşun ilânı. Bir diriliş ilânı. Kendine ve çağa meydan okuma. Dünya kavgasına, dünya için ve dünya adına değil, Allah için katılma. Kavgaya, ebedî barış için katılma.
Sayfa 28 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Bu âmentü, diriliş erinin kendi kendini gözden geçirmesidir.
Sayfa 27 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Kendimi mutlaka doğulu, ya da şimdi birçoklarının gereksiz olarak yaptığı gibi batılı saymam.
Sayfa 23 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Sadece mücerret hakikati araştırmakla yetinmem. Tarihin sırlarını da kurcalarım. Peşin hükümlerden mümkün mertebe kaçınmaya çalışırım. Sözlerin ve olayların sadece dış anlam ve yorumlarına takılıp kalmamaya bakarım. İyi yanlarını seçip kabul ederim. Kayıtsız şartsız kabul veya kayıtsız şartsız kınamayı değil, inceleme, deneme, düşünme, karşılaştırma yollarıyla değerlendirmeyi şiar bilirim. Bu anlamda İslâm'ın, Orta Yol olduğunu bilirim. ... Doğuyla Batıyı değerlendirirken de aynı ruh hakim olacaktır bana. Kendimi mutlaka doğulu, ya da şimdi birçoklarının gereksiz olarak yaptığı gibi batılı saymam. Bunların çok genel kavramlar ve mizaç çizgileri olduğu inancı ile değerlendirmeye çalışırım onları.
Sayfa 23 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
MATERYALİZM...
İslâm Medeniyetinin zahirî ilim ve yapı cephesi gibi, iç, mânevî yapı cephesini de tanımaya, bilmeye çalışırım. Mânevî yapıyı inkâr edenler veya gereğinden fazla darlaştıranlar bir gün materyalizme saplanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.
Sayfa 22 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Resim