Gaye Akgül

Gaye Akgül tekrar paylaştı.
İkrar
Aynı liseye sürgün edilmiş Gayet ters, Gayet sert, Gayet 16 yaşında... Çocuklardık.
Sayfa 20 - celil nalkaçanKitabı okudu
Reklam
"Anne" dedim. "Sen iyimserle kötümserin hikayesini biliyor musun?" "Hayır" dedi. "Kötümser, 'İşler daha kötü olamaz' diye feryat ederken, iyimser, 'Olabilir, daha kötü de olabilir' dermiş. Söyle bakalım. Sen iyimser misin, kötümser mi?"
Diyorum ki, savaş kararı alacak olan liderin, mesela George Bush´un, bu kararı almak için bir çocuğu elleriyle öldürmesi şartı konsa. Nasıl olsa binlerce çocuğun idam kararını imzalıyor, bunu yapmak için tek bir çocuğun canını alması gerekse. İyi olmaz mı? Çünkü kendileri sıcak ofislerinde bir imza atıyor, bir damla kan bile görmeden yaşıyorlar. Ama bombardımanlarda yüz binlerce kadın ve çocuk ölüyor. Başkanın suçu yok, emir kulu pilotun suçu yok, o zaman suç kimde abi? Bu insanları basılan bir düğme mi öldürüyor?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uçakların icadı Zweig'in neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı, Uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı ki. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti. Ama o nesil bir kaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak Avrupa'yı yıktığını görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe karşı, politik gerçek.
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Karl Marx, eşine yazdığı mektubu şöyle sonlandırıyor: "Dünyada çok kadın var. Kimileri de çok güzel ama ben, her bir hattı, hayatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim?"
Reklam
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Bir Demet Tiyatro
Birine söylediğin bir söz, yaptığın bir iyilik uçup gitmiyor ki. Birini güldürdün mü mesela uçup gitmiyor ki yanağında izi kalıyor, belki bin yıl ...
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
"Yüz kere yere düşmüş olayım; başkalarına çelme takan biri olmayacağım. Ben kazanan değil, insan olmak istiyorum." Film: Frida 🎬
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Sabahattin Ali'nin dediği gibi: " Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim , bir insana bırakmaktansa. Öyle çok korkuyorum insandan."
Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila
Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan Sicim yağmur taklidi Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan. Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla Parmağıma düşen bir damla kandı aşk. Seni sevince pazara çıktım sevinçten Enginar aldım “süper enginarlar” diye
Gaye Akgül
Bir kitabı okumaya başladı
Güneşi Uyandıralım
Güneşi UyandıralımJosé Mauro de Vasconcelos
8.2/10 · 34,7bin okunma
Reklam
484 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Serenad
SerenadZülfü Livaneli
9/10 · 135,9bin okunma
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Bir gün cahil hocanın biri kalabalığa sözüm ona Hazreti Yusuf'u sormuş: "O hangi evliyaydı ki bacıları onu bir göle attı da anası gelip kurtardı?" Bilge bir adam, "Hangi yanlışını düzelteyim birader!" demiş. "Bir kere evliya değil peygamber, bacıları değil erkek kardeşleri, göle değil kuyuya attılar, anası değil kervancılar kurtardı."
Sayfa 438Kitabı okudu
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Sen kaç gün mutlu oldun ?
Mardinli İlyas-ı Habır’ın Roma şehrinde çalışan akrabaları varmış.. Onları ziyarete gitmiş. Oradaki misafirliği sırasında akrabaları işe gittiğinde İlyas-ı Habır da evden çıkıp, tek başına şehri dolaşırmış.. Bu gezilerinden birinde yolu çiçekli, ağaçlı, yeşillikler içinde cennet bahçesi gibi güzel bir yere düşmüş.. Gezinmek için içeri girdiğinde gözüne bazı mezarlar ve onların taşları ilişmiş.. Mermer heykeller ve kabartmalarla süslü şık mezarların başına dikili taşlardaki yazılar İlyas-ı Habır’ı çok şaşırtmış.. Kiminde yirmi bir gün, kiminde otuz dört gün, kiminde on yedi gün yazıyormuş.. Ama mezarların boyları bebek mezarı olamayacak kadar uzunmuş. İçinden çıkamadığı durumu akşam akrabalarına sormaya karar vermiş.. Evde akrabalarına anlatıp izin gününde beraber bu parka gidip bu işin sırrını çözmelerini rica etmiş. Güzel bir güneşli günde hep birlikte o parka gidip bekçiyi bulmuşlar ve mezar taşları üzerindeki gizemli rakamları sormuşlar.. Bekçi: “Burası özel bir mezarlıktır.." demiş. "Burada defnedilenlerin mezar taşlarına gerçek yaşları değil hayatta kaç gün mutlu oldukları yazar.. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52'yi geçmeyen çıkmadı daha.” İlyas-ı Habır memleketine döndükten sonra uzun bir ömür sürmüş.. Günlerden bir gün hastalanınca oğullarını başına toplayıp, size bir vasiyetim var, demiş.. Mezar taşına aynen şunu yazacaksınız: İlyas-ı Habır bitti,anasından çıktı, doğru kabre gitti.
Gaye Akgül tekrar paylaştı.
Auerbach kitaplarından birinde, gözüme onun bir denemesi çarptı. Pascal üzerine yazılmış bu denemenin adı, “Kötünün Zaferi” idi. Auerbach’ın Pascal’dan alıntıladığı giriş bölümü beni çok etkiledi ve son günlerde çeşitli örneklerini öğrendiğim devlet zulmüne bir açıklama getirdi: Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
Sayfa 416 - Doğan KitapKitabı okudu
Resim