Aydınların göçü:
İstanbul'a yerleşerek burada vefat eden ilk meşhur Tatar aydını tespitlere göre din alimi Abdünnasır Kursavi (1771/72- 1812) olmuştur. 1866'da ilk batılı anlamda Tatar hikayesi olan Hüsemaddin Menla (molla)'nın yazarıdır. Musa Akyiğitzade (1865-1923)dir. O 1887'de İstanbul'a gelip yerleşmiş, iktisat alanında çalışmıştı.
Kore Savaşı DP'nin 14 Mayıs 1950'de iktidar olmasıyla birlikte Türkiye yönetici sınıfının Soğuk Savaş'taki pozisyonunu derinleştirme ve emperyalizme entegrasyon hamleleri de art arda gelmeye başlamıştı ve burada DP yalnız değildi. CHP de NATO'ya girişi bir "milli mesele" olarak görüyor, DP'nin çabalarını sonuna kadar destekliyordu.
Reklam
Yazar burada fazla subjektif, bunlara da katılmak mümkün değil.
Dönemin benzersiz bir ağıtı olarak karşılanan Çoban ile Bülbül İstanbul ve Anadolu'da elden ele dolaştı. Ankara'da yayımlanan Yunus Nadi Bey'in Yeni Gün gazetesi, Genç Yolcular dergisi ve birçok yerel yayın organı tarafından iktibas edildi. Günümüzde bile kimi şiir uzmanları Gökalp'i şairden saymazken onun kendine özgü, kolay anlaşılır ve zaman zaman belki biraz çocuksu dizeleri insanları derinden etkiliyor; verdiği mesajları benimsetiyor ve onu gönüllerin tahtına oturtuyordu. Millette umduğu mutluluğu görmeden ölürse mezar taşına vatan mahzun ben mahzun yazılmasını isteyen büyük yurtsever ve düşünür Namık Kemal ile Türk aydınlanmasının parlak ışığı Tevfik Fikret'ten daha talihliydi Ziya Gökalp. Atatürk'ü gördü ve tanıdı. Yaptıklarının ve Türkiye'nin kurtuluşunun tanığı oldu. Ondan etkilendi ve onu etkiledi. Evet, uzun yaşamadı ama hiç olmazsa: “Tesettür, ilkel arzulara ve çok eski toplumsal kurumlara kadar uzanan bir adettir, bu alışkanlığın bugün de (1920'lerin başlangıcı) sürüp gitmesi, TÜRK KADININA EN BÜYÜK HAKARETTİR... dediği kılığa bürünmüş Türk kızlarının Atatürk'ü sevmiyoruz, Humeyni'yi seviyoruz... İşgal altında kalsaydık daha mutlu olurduk!.. diye TV ekranlarını kirlettiklerini görmedi...” Hiç olmazsa, Cumhuriyet'te doğmuş, okumuş ama adam olamamış kimi dangıl dungul, ne idüğü malum nankör ve art niyetli politika esnafının, iktidarın yüksek katlarından kasıtlı bir cahillikle dış basının etkili sayfalarına seslenerek Cumhuriyeti kötülediklerine ve Atatürk Devrimlerinin millete travma yaşattığını söylediklerine tanıklık etmedi (Haziran 2008).
DP Dönemi Siyasetle İlişkisi Demokrat Parti’nin 1950-1960 yıllarında iktidarda bulunduğu dönemde Serdengeçti dergisinin 11. sayıdan başlamak üzere 32. sayıya kadar toplam 22 sayısı çıkmıştır. Aşağıda da örnekleriyle incelendiği üzere bu sayılarda CHP’ye yönelik eleştirilere devam edilmekle birlikte, ilk dönem DP’ye karşı destekleyen ve
“BAĞLANTISIZ ÜÇÜNCÜ DÜNYA”DAN “ÇEVRE ÜLKELERİ”NE
Faruk SÖNMEZOĞLU Okuma: 19 dakika Uluslararası İlişkiler literatüründe gelişmiş Kuzey Amerika, Avrupa ve bazı Uzakdoğu ülkeleri dışında kalan ülkeleri bir bütün olarak görme alışkanlığı vardır. Ve yine bunlara (eski bir alışkanlık ile) “Üçüncü Dünya Ülkeleri” denilmektedir. Fakat günümüzde bu ifade sadece bir kolay çağırma aracıdır. İki
2000’li yıllarda Moskova, Güney Kafkasya devletlerindeki elektrik, gaz ile ilgili devlet şirketlerinin özelleştirme sürecine Rus firmalarının katılımını teşvik etmiş ve bu sayede bu ülkelerin iç politika dinamiklerine etki etmeyi amaçlamıştır. Örneğin, 17 Temmuz, 2002’de Rusya ile Ermenistan arasında yapılan bir ticari anlaşmayla, Erivan Rusya’ya
Reklam
41 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.