Kafam çok doluysa biraz kendimden çıkmak istiyorsam mutlaka roman okurum. Başka hayatlara dalmak, kendime biraz dışardan bakmak, iyi kahramanlara sevdiklerimin maskelerini giydirmek... Şibumi'yi bu niyetle aldım, tam olarak ne okuyacağımı ve ne beklediğimi bilmeden...
Her roman gibi açılana kadar biraz zorluyor ama Şibumi açıldığında pür açılan cinslerden. İyi roman okumak isteyenleri üzmez. Doğunun dinginliği ile Batının genlerini harmanlayarak ana karakterin hamurunu yoğurmuş yazar. İki kültüre ait çok yerinde tespitler var. Tam da böyle oluyor dediğim yerlerde durduğumda aslında batının dünyaya bakışının tam da öyle olduğunu fark ettim. Nasıl yani? Mesela Arap karakterimiz ne hikmetse akılsız ve şehvet düşkünü. Yerinde bir Arap tanımı(!) ince ama mide bulandırıcı bir detay. Bu kısmı özellikle belirtmek istedim.
Ana karakterin kişisel özellikleri yer yer abartılsa da çıkış noktalarında hakikat payı var. Kitap aynı zamanda uluslararası ilişkilere, militan eylemlere, hayatımızı kolaylaştıran kredi kartı vs. hizmetlere farklı bakmaya da çağırıyor. Bu çağrı bazen romanı bastırıyor ama çok da can sıkmıyor, sadece hissediyorsunuz.
Mutlaka okunmalı diyemem ama kaybettirmez...