TORNACI ŞEFİĞİN GÖMLEĞİ Yağmur çiseliyordu. Dışarda, demir parmaklıkların arkasındaki deniz ufkunda ve bu ufkun üstündeki bulutlu gökte sabah olmuştu. Bugün bile gayet iyi hatırlıyorum. İlkönce omuzumda bir elin dokunuşunu duymuştum. Dönüp baktım. Tornacı Şefik. İçleri ışıl ışıl, kapkara gözlerini yüzüme dikmiş: - Bu gece uyumadın galiba, diyor. Artık yukardan eşkıyaların zincir sesleri gelmiyordu. Ortalık ağarınca onlar uykuya varmış olmalılar. Gün ışığında nöbetçilerin düdük sesleri de manalarını kaybediyor. Boyaları siliniyor ve ancak karanlıkta belli olan sert çizgileri yumuşuyor. Koğuşun kapısı dışardan açıldı. İçerde çocuklar teker teker uyanıyorlar. Şefik soruyor: - Ne oldun, bir tuhaf halin var senin? Şefiğe geceki maceramı anlatıyorum: - Fakat, diyorum, hani gözümle gördüm. Nah şu pencerenin arkasına geldi. Yekpare ak bir gömleği vardı. Elimden tuttu. Bütün bir yolculuğu yan yana, daha doğrusu onun rehberliğiyle yaptım.. Tornacı Şefik gülüyor. Bana pencereyi göstererek: - Sen, diyor, yolculuğu Mustafanın müridiyle değil, benim gömleğimle yapmışsın. Bak, dün gece asmıştım. Hâlâ pencerede.. Ben de gülüyorum. Simavne Kadısı oğlu Bedreddin hareketinde bana rehberlik eden tornacı Şefiğin gömleğini demirlerin üstünden alıyorum. Şefik gömleğini sırtına geçiriyor. Bütün koğuş arkadaşları «yolculuğumu» öğrendiler. Ahmed: - Bunu yaz işte, diyor. Bir «Bedreddin destanı» isteriz. Hem sana ben de bir hikâye anlatayım onu da kitabın sonuna koyarsın... Ahmedin anlattığı hikâyeyi işte kitabımın sonuna koyuyorum.
Saat 23.55 Şu an paketimde kalan son 7 dal sigara ile günü kurtarma derdindeyim. Radyoda, müslüm gürses çalmakta. Birisi istek parçası olarak yollamış radyoya. Sanki notaların arasında; bir savaş var. Öyle de söylenmez ki be. Aklıma geliyorsun tam da o arada Müslüm baba; affet diyor. Toprağı bol olsun.. Saat 00.14 6 dal sigaram kaldı. Ne zaman
Reklam
II Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor: Girdim ki içeriye,
Pardon/Gökhan Özcan
Pardon, sizi ne zaman karşımda görsem elim kolum birbirine dolanıyor. Sonra saatlerce kendimi çözmeye çalışıyorum. Pardon, ben sizin yazdığınız bütün kitapları okudum ve inanın çok yoruldum. Lütfen kitap yazmaya biraz ara verir misiniz? Pardon, beni hatırlamadınız değil mi? Ben de sizi hatırlamadım! O halde lüzumsuz yere kucaklaşmayalım
Hızlı Okuma
HIZLI OKUMA BELLEME ÇERÇEVESİ Tanımı: Belleme okuma esnasında edinilen bilginin istenildiğinde çağrılabilecek şekilde hafızaya yerleştirilmesi sürecidir. Genel Hafıza konusu son bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Bu güne kadar yüzlerce kitap okuduğumuzu biliyoruz. Eğer bu kitapların içeriklerini hafızamızda tutabilseydik şimdi
İstanbul da bi kaç günümün özeti
Silivri cezaevinden çıktım büyük otobüsle ıstanbula doğru gidiyordum artık kardeşimi görmüştüm sağlığı yerindeydi ve dönüş için pegasus müşteri hizmetlerini aradım. Biletimi n tarihini değiştirmesini söyledim ek ücret vererek tarihî değiştirdim. Mikailin cezaevinde bana emanet ettiği kuşu sordum onuda uçakla getirebilir mıyım dedim evet ek olarak
Reklam
Geri13
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.