Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
Kısa bir şiir ve ardından “ne çok acı var” diye başlıyor kitabımız… Sonra kendinizi Zarif adam ile beraber altmışlı yetmişli yıllarda buluyorsunuz.
Yaşamak… Bence bir kitaba verilebilecek mükemmel bir isim. Çoğu insan yaşadığını sanıyor ama aslında yaşamıyor. Yaşamak denilemez buna. Ama Cahit Zarifoğlu yaşamayı beceren sayılı insanlardan bir
Video: youtu.be/VFxb9oh3Hvc
Kimi Sevsem Sensin.
Attilâ İlhan'dan okuduğum ilk kitap.
Kimi Sevsem Sensin, 121 sayfalık güzel bir şiir kitabı.
Kimi Sevsem Sensin'de; ağırlıklı olarak aşka odaklanan Attilâ İlhan, aşkı çok boyutlu olarak masaya yatırıyor. Kitabın girişinde 5 sayfalık diyalektiğe ve şiire ilişkin makale formatında
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”
İnsanın yolculuğu bir ömür boyu sürer, sessiz bir gemi gibi. Bazen açık denizlerde, masmavi bir gökyüzünün altında, esen rüzgârlarla yelkenlerini şişere şişere dingin, kaygısız ve tasasız bir şekilde yol alır. Bazen de karla, tipiyle, borayla, denizlerin
¶¶Elimde hiçbir kapıya uymaz anahtar şimdi size aşka, hayata, ölüme dair yerli yersiz cümleler söyleyeceğim. ¶¶
¶¶Ne söylesem bir evvel söylediğimin ya şerhi ya ezberi çıkıyor. Başka kelimelerim yok benim. Tekrir de diyebilirsiniz zarifane, tekrar da diyebilirsiniz arifane. Hepsi de kabulümdür benim. ¶¶
Nerden başlarım bilmiyorum lakin demiş
Sembollerle dolu olan ve müthiş bir edebi/tarihi birikim içeren bu kitabı incelemek, dolayısıyla hakkını vermek oldukça zor. Mesela kitabın ana kahramanı Selim Pusat'ın askerlik yıllarında intihar eden yakın arkadaşı Şeref'in, aslında Selim Pusat'ın kendi şerefi olabileceğini size nasıl kolay yoldan anlatabilirim, bilmiyorum. Küçük bir deneme
Aradığımız yerlere benzeyiş bulduk sende, Sabahattin Ali. Seni belki de bu yüzden diğer yazarlardan daha çok sevdik. Senin eserlerinde bahsettiğin, o acılar, o eksiklikler, o yalnızlıklar, o anlaşılamamalar, o insanlardan kaçma isteği bizim de en derinlerimizde hissettiğimiz duygulardı. Fakat hiçbir zaman kendimizi senin gibi güzel ifade edemedik.
Osmanlı adamının hayatı algılayışında, hayata bakışında Divan şiiri bir terbiye aracıdır. Ölçü önemlidir. Coşkuda, hicivde, üzüntüde, mistisizmde bile bir teknik düzenleme, bir “geometrisyenlik” vardır.
*Hüseyin Rahmi Gürpınar, kadınları kendine daha yakın bulur ve onlarla birlikte oturup sohbetler eder, danteller, örgüler örermiş.
*Guiness Rekorlar kitabına göre, devlet kütüphanelerinden en çok çalınan kitap Guiness Rekorlar kitabıymış.
*Mary Shelly unutulmaz eseri Frankenstein'ı yazdığında 19 yaşındaymış.
*Mark Twain'in yazdığı Tom Sawyer
İlk olarak, bana bu kalbi kadar güzel kitabı hediye ettiği için, sevgili
DUA 'ya çok teşekkür ederim. Yaptığım psikolojik baskılardan bahsetmek istemiyorum. :)
Sabahattin Ali ile ilgili yazılabilecek ne kaldı bilmiyorum ama kendi adıma birkaç şey söylemek istiyorum. Sabahattin Ali bende hep üvey evlat izlenimi
“Aşktır vasıta-i vuslat-ı yâr
Aşktır râbıta-i kurb-ı Nigâr
Noktası bir kitabdır aşkın
Zerresi âftabdır aşkın
Garkolur katresinde kevn ü mekân
Gizlenür zerresinde her dü cihan…”