Diyarbakır'da 8 yaşındaki çocuğa otobüs çarptı. Hayatını kaybetti. Ailesi tazminat davası açtı. Bilirkişi ne rapor verdi biliyor musunuz?
''Ailenin tazminat istemeye hakkı yok...Çocuğu büyütmek için yapılacak masraftan kurtuldular'' dedi!
“Ruhunuz gerçeğe tutkunsa, bilgiyi elde etmek için yara bere almayı da önemsemiyorsanız, canınız illa ki yanardı, ama o dönüşümü başka türlü yaşayamazdınız!...”
Oldukça güzel bir polisiye roman. Polis müfettişi Sefa, Diyarbakır'daki gergin ortamı incelemek için arkadaşı Hüseyin ile beraber görevlendirilir. Gittiklerinde Gaffar Okkan'ın etrafının çevrildiğini görürler. Ve müdür şehit edilir. Bu arada Sefa kaçırılır ve Huseyin bomba saldırısından sağ olarak kurtulur. CIA ajanı Elizabeth ile beraber Amerika'ya giden Hüseyin, ikiz kuleler saldırısının planlanmasına şahit olur. Güneydoğuda işler iyice karışır. Elizabeth ile evlenen Hüseyin, müfettiş ile beraber bu sefer Şemdinli ilçesinde görev alırlar. Burada da kitapçı bombalaması olayına şahitlik ederler. Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen güçler iş başındadır ve acaba bu ikili onların oyunlarını bozabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Cehennem VadisiAli Erkan Kavaklı · Nesil Yayınları · 2013101 okunma
1971 yılında Türk ordusu askeri bir darbe yaptı. Bütün Kürt eylemciler ve entelektüeller tutuklandılar ve 18 yaşındaki Mehmed Uzun'un kendine kültürüne duyduğu ilgi , onun 20 ay hapis yatmasına neden oldu. Diyarbakır'da askeri bir hapishanede korkunç koşullar altında geçirdiği ilk tutukluluk dönemini anlatırken :
"Hapishane benim için bir üniversite oldu. Orada Kürt ozanlar ve entelektüeller tanıdım. Bu insanlar bana dünyanın en eski dillerinden biri olan ve yukarı Mezapotamya'nın tarihi dillerinin bir mozaiği olan kendi dilimi öğrettiler. Hapishanede güzelim ozanları, tarih anlatıcıları dinlerken bu dile ve Kürt öykülerine aşık oldum," diyor.
Askeri darbenin en kötü günlerinde Diyarbakırlalar hapishaneden gelen işkence çığlıkları sindirilmişken, Ankara'dan şehre müfettiş kılıklı bir adam gelmiş. Esrarengiz ziyaretçi kendisini havaalanından oteline götüren taksinin Kürt söförüne Diyarbakır'da hayatın nasıl olduğunu sormuş. Şoför de bütün Kürtlerin yeni askeri yönetimden çok memnun olduğunu, Türk bayrağından başkasına inanmadıklarını, ayrılıkçı teröristlerin hapse atılmasından sonra şehir halkının çok mutlu olduğunu söylemiş.'Ben avukatım' demiş Ankara'da n gelen ziyaretçi .'Hapiste işkence görenleri, Kürtçe konuştu diye köpeklere yedirenleri savunmaya geldim.'Bunun üzerine şoför ilk sözlerinin tam tersi bir havaya girmiş. Hapishanede Kürtlere yapılan işkenceleri, canlı canlı lağımlarla atılanları, dövüle dövüle öldürülenleri sayıp dökmüş. Ankara'dan gelen avukat dayanamayıp şoförün sözünü kesmiş .' Ama az önce tam tersini söylüyordun, ' demiş. Diyarbakırlı şoför de ' Avukat Bey, haklısınız, 'demiş .'ilk söylediğim resmi görüşümdü. Ikinci söylediğim de şahsi görüşümdü. ' "
Bu kitabı bana çok değerli bir dostum hediye etti.
Arat, Diyarbakır'a sosyal bir proje için geliyor fakat tanıştığı türbanlı bir kadına aşık olunca kendini bambaşka bir dünyaya sokuyor. Arat, aşık olduğu kadını Diyarbakır'ın Amida'sıyla özdeşleştiriyor...
Bu kitabı okurken çok duygulandım. Ev arkadaşımın yaşadıklarına bizzat tanık olduğumdan, Arat'ın macerasının sayfalarını çevirirken sanki dostuma tekrar yaşatıyordum o günleri... Hüzünlendim... Herkeste aynı etkiyi bırakır mı bilmem ama okunmasını tavsiye ederim.
Diyarbakir'in Kürt halkinin yasamindan dramatik, mizahi ve ironik kesitler sunan eser o dönem insanlarinin yaşadığı hikayeleri anlatiyor. Ve o donem korucubasi zalim dehak ve alman kurdu eskiyanin insanlar uzerindeki zalimligi insandisi muamelesini anlatan bir eser. Diyarbakir cezaevinin zalim ve insanlik sucu olan muamelerine de bir bakima ayna tutmuştur yazar.
diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım
ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken
ay vurur gözyaşıma ben gecede kalırım.
üzülme sen, üzülme başını öne eğme
gün olur kavuşuruz, dert etme diyarbakır
ağlama sen ağlama kanlı bezler bağlama
bu yangın söner bir gün, ağlama diyarbakır.
diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım.
ey fırtınalı bayır, ey mazlum diyarbakır
dağlarında kızıl ateş, alnımda kızıl bakır
çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
dizlerine döküldüm, ağlama diyarbakır.
Ahmet KAYA
Bir kitap okudum ve hayatım değişti. Bende bir sürü kitap okudum ve hayatım değişirken güzelleşti. Roman kahramanın yolculukları ilham vericiydi. Ben bir yaz iznimi şehirden şehre gezerek geçirdim. Aklımda bu kitap vardı. Plan yapmadan, gözlemleyerek dolaştım. En sevdiğim tatil oldu. Güzergahım Batman, Diyarbakır, Urfa, Antep, Nevşehir, Ankara, Eskişehir, Bursa, Çanakkale ve dönüş İzmir'e idi.
Yeni HayatOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20198,3bin okunma
Üniversitede tanışıp, tanıştığı gençle evlenen .Bir anda istanbulun özgürlüğün den diyarbakır'ın töre ve kültür baskısı içine düşen bir genç kız, ama Piraye özgür ,ödün vermez özgürlüğünden. Kültürler arası çatışmaları anlatıyor bence, ve buna uyum sağlamaya çalışan evli bir çift " Piraye ve Haşim " sürükleyici, bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir kitap.
PirayeCanan Tan · Altın Kitaplar · 201344,4bin okunma