Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Utanç verici!!!
Diyarbakır Askeri Cezaevi, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yaşanan işkencelerle dünya çapında tanındı. İngiliz The Times gazetesi Diyarbakır cezaevini dünyanın en kötü şöhretli on cezaevisi arasına sokmuştur. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde otuz dört kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi sakat kaldı. Cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve kitaplar yazıldı. Nisan 2011'de Diyarbakır Cezaevi Gerçeği İle Yüzleşme Adalet Komisyonu 1980-1984 arasında Diyarbakır cezaevinde işkence uygulamasından sorumlu tuttukları kişilerin kimliklerini açıklamıştır.
Sayfa 43 - Selis yayınlarıKitabı okudu
215 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"SEN" DİYE AYIRMADAN
Mehmed Uzun'un ilk romanı olan Sen, 1980 darbesi üzerine hapise düşmüş birinin cezaevi koşullarında psikolojik ve fiziksel olarak hayata tutunma çabasını anlatan, o zamanın insanlık dışı cezaevi koşullarını anlatan bir belgedir. Bununla birlikte Mehmed Uzun, romanının o isimsiz kahramanın köy hayatını da okuyucuya anlatmaktan geri durmaz.
Sen
SenMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20114,087 okunma
Reklam
"Şey mey yok o***** çocuğu!Burası;,"Diyarbakır 5 nolu askeri cezaevi!"burada askeri kurallar geçerlidir. 'Emredersin komutanım,'diyeceksiniz! Anlaşıldı mı?
Uzun oldu ama kesemedim.Bir teröristin gözünden anlatılanlar.
Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde olup bitenler sadece beni değil, hemen herkesi bir biçimde etkiledi. İnsanlar, Diyarbakır'ın orta yerindeki Bağlar Semti'nin ortasında bulunan soğuk boyalı bloklara baktıklarında hayalet, çatısındaki kırmızı kiremitlere baktıklarında kan görmeye başladılar. Bu cezaevi giderek bir sembole dönüştü:
Binlerce afiş, bildiri, pul, kitap, broşür, bülten bastırılarak; basın toplantıları, yürüyüşler, işgaller, açlık grevleri yapılarak özellikle Avrupa'da dikkatler Diyarbakır Cezaevi üzerine çevrildi. Zaten başta Rum-Yunan lobileri olmak üzere çeşitli iyiliksever (!) kuruluşlar böyle bir fırsat bekliyorlardı. Heyetler, "insanlık adına" Türkiye ve öncelikle Diyarbakır'dan başlamak üzere cezaevlerini denetleme turlarına çıktılar. Bu heyetlerin yolluklarını ödeyenler de sanırım okurların tahmin ettiği çevrelerdir. Sonuçta Askeri Yönetim çekilip yönetim sivillere devredilince, cezaevlerinde iç yönetimi Apocular ele geçirerek oraları birer eğitim kampına dönüştürdüler. Tahliyesi yaklaşanlar "Çıkar çıkmaz doğruca dağ kadrosuna katılın yoksa size de hain damgası vururuz!" tehdidi ile talimatlandırıldı.
Milenyum YayınlarıKitabı okudu
Binbaşı Esat Oktay Yıldırım, Diyarbakır 5 No’lu Askerî Cezaevi’nin iç güvenlik amiri idi. Askerî Cezaevi’nde çok sıkı bir disiplin sağlamış, bunu sağlamak için de akla hayale gelmeyen işkence yöntemlerini bulmuş ve uygulamıştı. Şiddet bir kez daha şiddeti doğurmuş ve Esat Oktay Yıldırım, yıllar sonra İstanbul Ümraniye’de bir belediye otobüsünde silahlı saldırı sonucu eşinin gözleri önünde öldürülmüştü. Bu özelliği ve insanlık dışı zulüm ve işkenceleri ile Diyarbakır Cezaevi, tam bir ‘PKK Akademisi’ne dönüşmüştü. Buraya sempatizan ve suçsuz olarak giren insanlar buradan çıktıktan sonra tam bir militan ve ‘Türkiye düşmanı’ olmuşlar; bunlardan çok sayıda kişi de dağa çıkmıştır.
Reklam
DEP milletvekili Mehmet Sincar in katilini sorduğumda Ersever biraz durakladı. "Alaattin Kanat adını hiç duydun mu?" diye sordu. Duymuştum. Ancak "hayır" yanıtını verdim. Alaattin Kanatı anlatmaya başladı: "Mardin Ömerli ilçesi doğumlu. Sanırım 1986 yılında PKK'ya katıldı. Örgüt içinde hızla yükseldi. Generalliğe kadar terfi etti. Kod adı zaten General Zinnar! Mardin ve Batman bölgesi sorumlusuydu. 1990 yılında İstanbul sorumluluğuna atandı. Burada Diyarbakır Cezaevi Komutanı Yardımcısı Binbaşı Esat Oktay Yıldıran'ı öldürdü. Apo, Alaattin Kanat'ı Bekaa'ya dönüşünde askeri törenle karşıladı. Bu adam PKK'nın en değerli komutanlarından biriydi. Ancak daha sonra örgüt ile ters düştü. Apo, Alaattin Kanat'ın öldürülmesi için Bayram Akkuş adli bir militani İstanbul'a gönderdi. Ancak Kanat, Bayram Akkuş'u öldürdü. Örgüt ile ipleri iyice koptu. Gelip bize teslim odu. İtiraflarda bulundu. O güne kadar bizim ele geçirdiğimiz en önemli PKK'lı General Zinnar'dı.
Sayfa 171 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Diyarbakır Askeri cezaevi'nde benim de, kuşağımın da meleklerle birlikte uçuşan rüyalarını boğdular! Cezaevi'nden çıktığımda gördüm ki "tadı yoktu" devrimsiz "ne baharın, ne yazın ... "
‘Ben yüzbaşı Esat Oktay YILDIRAN, Diyarbakır Askeri Cezaevi iç güvenlik amiri.’ …
236 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.