Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
PKK ve devlet kayıtlarında PKK'nın 26 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın FİS köyündeki toplantıya katılan ve Abdullah Öcalan'ın genel sekreter olarak öneren. Elazığlı Şahin Dönmez! Abdullah Öcalan da aynı zamanda Şahin Dönmez'i PKK Merkez Komite içinde önemli bir yere öneriyor ve hâliyle kabul ediliyor... Şahin Dönmez'in çözülmesiyle PKK büyük darbe yiyor. Ancak henüz ortada itirafçılık yasası yok. Şahin Dönmez, itirafçılık yasasından faydalanabilmek için 12 Eylül 1980 darbesini bekliyor. Diyarbakır Cezaevi'ne konulan Şahin Dönmez, çözülmesinden dolayı pişmanlık gösteriyor, yeniden PKK saflarına dönüyor ve yasayla birlikte yeniden "pişman" olup, devlete sığınıyor.
Sayfa 42 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
Diyarba­kır Cezaevi bir zulüm simgesi haline geldi, binlerce kişi akla hayale gelmedik yöntemlerle işkence gördü. Diyarbakır'da ve diğer cezaevlerinde koşullara tepki göstermek için başlatılan açlık grevlerinde onlarca insan hayatını kaybetti.
Reklam
Utanç verici!!!
Diyarbakır Askeri Cezaevi, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yaşanan işkencelerle dünya çapında tanındı. İngiliz The Times gazetesi Diyarbakır cezaevini dünyanın en kötü şöhretli on cezaevisi arasına sokmuştur. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde otuz dört kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi sakat kaldı. Cezaevi hakkında belgeseller çekildi ve kitaplar yazıldı. Nisan 2011'de Diyarbakır Cezaevi Gerçeği İle Yüzleşme Adalet Komisyonu 1980-1984 arasında Diyarbakır cezaevinde işkence uygulamasından sorumlu tuttukları kişilerin kimliklerini açıklamıştır.
Sayfa 43 - Selis yayınlarıKitabı okudu
GÖZLERİMİ BAĞLAYIP, BENİ ÖNCE TAVANA ASIP ÇARMIHA gerdiler ve elektrik şoku verdiler. 16 ya da 17 Ekim 1981 tarihiydi. Polis soruşturma bölümünde her odadan işkence çığlıkları geliyordu ve o sırada radyo açıktı, Evren radyoda, "Türklerin karakterinde işkence yoktur" diye bağırıyordu. Tam boğulmak üzereyken, kafamı klozetten çıkarıyordu. Bir saatten fazla sürdü bu işkence. Her tarafımdan su gibi kan akıyordu. İşte yedi gün poliste böyle işkence gördüm. Çenem ortadan ikiye bölündü. Bakın... Dizlerime çok vurdular. Bakın... Doktor falan yok, kendi kendine kaynadı çenem de bütün kemiklerim de... Doktor, "Soyunun, muayene edeceğim" dedi. Ben perdenin ar- kasında soyundum. İçeri girdiğinde korktu. Etrafındakilere, "Bu, bu- rada mı böyle oldu?" diye sordu. Sadece kemik kalmıştım. İçeri 75 kilo girmiş, 43 kiloya düşmüştüm. Bir gün x gazetesinin Diyarbakır'daki muhabirini benimle röportaj yapması için cezaevine getirdiler. Sonra gitti, 'Diyarbakır cezaevi güllük gülistanlıktır dedi.
Sayfa 37 - Selis yayınlarıKitabı okudu
brûsk
"Esat Oktay döneminde cezaevinde kanalizasyon tıkanmış. Mahkûmlar pisliği alıp pencereden dışarı atmışlar, o sırada duvarın önünde bekleyen askerin üstüne gelmiş. Dokuz, on asker ellerinde kalaslarla içeriye dalıp, pisliği tabağa koyup mahkûmlara kaşıkla yedirmişler." "1992 ve 93'te en kanlı eylemlere gidiyordum. Savaş taraftarı değilim. Ölen askerler hep gariban, İç Anadolu'dan. Askerlere acıyordum. İstesek her operasyonda 100 asker vururduk ama acıyorduk. Komutanlar onları hedef seçtiğimizi anlayınca rütbelerini söktüler. Önden gönderilenlere sırf dağılsınlar diye saldırıyorduk. Çünkü biliyorduk, onlar da bizim gibi halk çocuğu." "Devlet benden özür dileyecek. Benim kardeşimi dipçikle öldürmüşler. Diyarbakır'a gidersen annem sana kardeşimi nasıl öldürdüklerini anlatır.'' "Şiddet şiddeti doğurur. 12 Eylül'den sonra 5 No'lu Cezaevi'nden (Diyarbakır Cezaevi) çıkanlar dağa gitti." "Tepkim hiçbir zaman Türk halkına olmadı. Tepkim devlete, sisteme..." "Maraş ve Dersim'de masum insanlara yapılanları unutmadık. Haklarımızı verirlerse ancak o zaman unuturuz. Kardeş oluruz."
Diyarbakır Cezaevi
"İşin ehli ve her parmağında bin hüner olan işkencecilerin eliyle İskeçe tezgahlarından geçmeden kurtulmak gerçek bir mutluluktu."
Sayfa 17 - Mehmet UzunKitabı okudu
Reklam
Binbaşı Oktay Yıldıran İstanbul’da bir otobüste silahla öldürülmüştü. Oktay Yıldıran yüzbaşı rütbesi ile yıllarca Diyarbakır cezaevini yönetmiş, burada baskı işkence yaptığı iddialarıyla adını duyurmuştu. Bu cezaevinde yatıp da onun hakkında işkence hikayesi anlatmayan yok gibiydi. Anlatılanların onda biri bile doğruysa hiçbir insanın başkasına
Sayfa 146 - AngoraKitabı okudu
215 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"SEN" DİYE AYIRMADAN
Mehmed Uzun'un ilk romanı olan Sen, 1980 darbesi üzerine hapise düşmüş birinin cezaevi koşullarında psikolojik ve fiziksel olarak hayata tutunma çabasını anlatan, o zamanın insanlık dışı cezaevi koşullarını anlatan bir belgedir. Bununla birlikte Mehmed Uzun, romanının o isimsiz kahramanın köy hayatını da okuyucuya anlatmaktan geri durmaz.
Sen
SenMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20114,087 okunma
"Şey mey yok o***** çocuğu!Burası;,"Diyarbakır 5 nolu askeri cezaevi!"burada askeri kurallar geçerlidir. 'Emredersin komutanım,'diyeceksiniz! Anlaşıldı mı?
546 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.