Nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Şiir için birikim gerektiğini düşünürdüm hep, şiiri sevmeye ve okumaya da Ahmed Arif ile başlamış oldum.
Her sayfasını paylaşmak istiyor insan. Bilinsin, okunsun ve anlaşılsın diye. Alıp götürüyor memlekete, acıya, öfkeye, hüzne ve gerçeklere. Binbir duygunun içinde anlıyoruz, buluyoruz kendimizi. Anlıyor olduğumu düşünseydim eğer çok şey yazardım belki de kitap hakkında ancak hakkını veremem hiçbir şekilde. Bu nedenle en bilindik ve sevdiğim şiirleri bırakıyorum buraya.
-Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden
-Ay Karanlık
-Unutamadığım
-Hasretinden Prangalar Eskittim
-Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi.
Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan…
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı…
Ahmed Arif
"Künyesi çizileli" kim bilir kaç yıldız uçmuştur. Dirsek teması içinde bulunduğu köylülerin yürüyerek gezdiği kasabaların arasından tarihi kalın çizgilerle görmeyi sever. Tarihi ve uygarlığı. Yalnız, "Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi"nde daha güncül bir tavrı var. "Otuzüç Kurşun"da da biraz öyle. Bir yerde tarihten önce yaşamış bir ozan konuşuyor sanırsınız, başka bir yerde en genç kuşağın bir verimi karşısında gibisinizdir. Bu bakımdan elli yıl sonra da yayımlansaydı aynı ilgiyi görecek, sevilecekti bence.