Siye Kürtçe yazmayı denedim.olmiyê.
Yazamiyem.
Türk çem de eyi değil.
İki arada bir derede qalmişem.
Kürt çe düşüniyem olmiyê,
Türk çe düşünüyem heç olmiyê.
Seni nece düşüniyêm,ben de bilmiyem.
Bir baxiyem aqlımdasın...
Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan...
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...
Diyarbakır'a Amed deniliyor diye bu durumu sorun edenleri görüyoruz maalesef. Olayı siyaseti boyuta taşıma gibi talihsiz, gereksiz tavırları da görüyoruz. O kadar gereksiz ve amaçsız bir karşı tavır ki bir isme karşı durmak. Neden Amed denilmesin? Haritada Diyarbakırmış çünkü. Hatay da haritada Hatay bölge halkında Antakya diyenler hala
Hamravat suyu dondu,
Diclede dört parmak buz,
Biz kuyudan işliyoruz kaba - kacağa,
Çayı kardan demliyoruz.
Anam sır gibi saklar siyatiğini,
"Yel" der, "Baharın geçer".
Bacım, ikicanlı, ağır,
Güzel kızdır, bilirsin.
İlki bu, bir yandan saklı utanır
Ve bir yandan korkar
Ölürüm deyi.
Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim, neremde saklayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Ahmed Arif'in yeğeni...
Açar,
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar yağar bir yandan,
Savrulur Karacadağ,
Savrulur zozan...
Bak, bıyığım buz tuttu,
Üşüyorum da
Zemheri de uzadıkça uzadı,
Seni, baharmışın gibi düşünüyorum,
Seni, Diyarbekir gibi,
Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...
"Telgrafın tellerini kurşunlamalı"
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim
Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırkikindi saymalıyım
Kırk gün