Ah kitap seni nasıl anlatsam. Çok hareketli bir insan olduğum için kitabı okurken hadi artık kalk şu yataktan şu üstünü giyinip bir köyüne git işinin başına geç diye avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. Sen nasıl bir insansın ya Oblomov .Gerçek ismi İlya Ilyiç olan adam hayatını yaşamak, çalışmak, hareket etmek ,gezmek yerine tüm gün uyumayı
“Sevgili Arsız Ölüm” tiyatroya uyarlanmış, farklı dillere çevrilmiş, büyülü gerçeklik akımının parçası kabul edilmiş bir roman.
Ortada hakikatler var. Fakat onları bilindik kalıplarla anlatma imkanı yok. Bundan sonra işin içine mizah, trajedi, masalsı anlatım giriyor.
Yazar Latife Tekin’in kendi öz kaynaklarından,yaşadığı coğrafyadan, buranın
Bir Adada Mütevazı bir Aşk Hikâyesi
Büyük oranda doğaya söz veren bir roman kendisi. Doğa ve o kültürün dini bir bütün olarak verilmek istenmiş gibi. Doğa betimlemeleri; özellikle de deniz, fener kulesi, dalgalar, kumsal manzaraları fazlasıyla var. Sanki tuzlu suyla sarmalanıyorsunuz okurken. Çok dingin bir atmosfer, ancak yer yer sıkıcı. Basit insanların basit hikâyesi çünkü.
Kitabı 10 dk önce bitirdim ve kitap hakkında bir şekilde birileriyle konuşmam,en azından iletişime geçmem gerektiğini fark ettim . kitabın genel konusunu spoiler (bu kelimenin Türkçe karşılığını bilen var mı ?)vermeden yazmam gerekirse : sakin bir Karadeniz kasabasında bir cinayet işlenir , işlenen cinayetin ardından cinayetle ilgili araştırma yapmak isteyen bir gazeteci kız bu kasabaya gelir ve olayla ilgili bildiklerini öğrenmek için emekli ,hayatının geri kalanını kitap okumaya adamış yaşlı bir adamla konuşmaya karar verir .Bu konuşmalar esnasında adam ve ikizinin hayatına doğru bir yolculuğa çıkarız . Kitabı genel olarak beğendim .2 günde bitirdim , boş günlerimdi ama genelde 300 sayfalık bir kitabı 2 günde okuyamam ,yani akıcı olduğunu söyleyebilirim . Tavsiye ederim ,kitapta geçen bazı fikirler beni okul hayatımın tamamının toplamında düşünmediğim kadar düşündürdü .Kitabı okumak istiyorsanız pek fazla inceleme okumadan , direkt okumanızı tavsiye ederim . Ve kitap hakkında yazarken aynı yazarın "Serenad" adlı eserini önermeden geçmek istemem ,özellikle az da olsa tarih okumayı seviyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum. Şimdi kitap hakkında konuşmak istediğim asıl kısmı konuşmak için isteyenleri biraz-spoilerlı kısma davet ediyorum :
----------------------------------------------------------------------------------------------
Kitabın sonunu asla asla asla asla aslaaa öyle beklemiyordum . Psikolojimi bozdu .Nasıl yaaaa (999x) diye tekrarlayıp durdum kitabı bitirdikten sonra.Ve hala durup durup Nası yaaa diyesim geliyor.Kitabın sonu kitabı çok ayrı bir yere taşımış bence. (kitabın sonundaki berbat Türkçe için kusura bakmayın :)
Buradayım be buradayım diyesim var .
Sürekli okuyup asla kitap paylaşamıyor oluşumun kesinlikle bir tarz meselesi olduğuna inanmak istiyorum. SPRİNT.
Kitaplarımı belirledim, bitirilecek süreyi de belirledim. Daha doğrusu o ilahi kanaldan belirleniyor: RAMADAN.
Kitapları bir sıraya göre değil yetişecek en verimli şekilde okumaya çalışıyorum. Yani evet okuyorum ve buradayım.
Ramazan Sprint'ine son gaz çalışıyorum tabii ki. Sadece bazı ayarlamalar yaptığım için kendimce, ki bu da Sprint'in şanındandır, henüz nihayete erdirdiğim ilk kitap oldu bu. Ramazan-Sukur-İktisat risalesini saymıyorum. Ramazan'ın başına yetiştirmeye çalıştığım hatmimi de aynı şekilde. Sprint'im son fotoğraftaki kitaplardan oluşuyor ve sprint dışı koştuğum da oluyor, olacak inşallah. Çünkü bu da bu meselenin şanından.
Hepsini Ramazan içerisinde bitiremezsem sorumluluğu kim alacak bilmiyorum. Neyse . @gallemit3
Üç kitaptan oluşan bir setin ilk kitabını bitirdim inşallah, darısı diğer ciltlere. Kur'an-ı Kerim'in ilk on cüzünü barındırıyor. Her sayfada o sayfanın özünü oluşturduğunu ya da mesaj verdiğini düşündüğü ayeti alıp açıklıyor. Ayet ve meali ile birlikte bir açıklama, mesaj ve kelime dağarcığı dediği anahtar kelimelerin anlamını veriyor. Her sayfa bu şekilde. Keyifli bir kitap. Kutsal kitabımızı evirip çevirip okumak için güzel bir çalışma olmuş, ben severek okudum. PDF'inin de olması benim için kolaylık oldu. Bu güçlü üçlüyü bitirmek demek bir hatim demek aynı zamanda. İnşallah ikinci yarıda ikinci cildini de aynı şekilde bitirmek niyetiyle, bismillah diyelim.
403 syf.
5/10 puan verdi
Türk filmi tadına Yunan Mafyası
Dört ya da beş kitaplık bir serinin ilk kitabı. Açıkçası çok az az İngilizce’yle bile rahatlıkla okunabilecek bir kitap, çünkü gerçekten çok basit bir İngilizce ile yazılmış.
Amerika’da varolan bir yunan mafya babasının hikayesini okuyoruz. Nikolas, mafya babası. Tess ise yine bu çevrede büyümüş ama annesinin Nikolas babasıyla evlenmesi yüzünden aileye dahil olmak zorunda kalmış hanım kızımız.
Age gap var kitapta ama Nikolas bana asla olgunluğu vermedi. Aslında konu olarak kitap çok güzel ama hiçbir şekilde yazar duyguları geçirmemiş yani okuyorsunuz ama ne ara kıza aşık oldu ne ara kız ondan etkilenmeye başladı asla tam olarak anlayamıyorsunuz. Tess’in sonlara doğru geldiği nokta neydi öyle…
Hele bir noktadan sonra Türk filmlerine bağladı resmen, Türk filmi izliyor gibi hissettim kendimi sonlarda. Bunu da mı çaldınız bizden?
Yazar Nefretten aşka trobu da eklemeye çalışmış, nefreti hissediyorsunuz ama o geçiş süresi o duyguların aktarılması kesinlikle çok yetersiz. Serinin diğer kitaplarına şu anda şans verir miyim emin değilim çünkü yazarın kalemi beni çok etkilemedi ama İngilizce okumayı ilerletmek için okumaya devam edebilirim daha sonra.
Irene sen ne nefretlik bir yılanmışsın ya. Ayrıca kızın annesini asla anlayamadım yani ne biçim bir anne falan diyesim geldi.
