Hani masalda büyük annesi yerine geçen bir kurt vardı, Kırmızı Başlıklı Kız. Onu yemeye niyetlenmişti. Kurdun ne vahşi bir hayvan, canavar olduğunu zihinlerimize daha küçücük iken kazımıştı ya bu kurt o kurt değil işte.
Biz ne kadar bir köpek ile dişi kurdun birleşmesinden meydana gelmiş Beyaz Dişin Serüvenini okuduğumuzu sansak da Jack London müthiş yeteneği ile bir kurdun gözünden vahşi hayatı anlatıyor. Vahşi olanın ormanın yada o andaki yaşam koşullarının olmadığını, vahşetin; yaşama zorunluluğunun kendi belirlediği sisteme göre belirleyen, tanrılaştırılmış efendilerin kuralları olduğu; onlarla kendi öz iradenle yaşamak için mücadele verirsen ortaya, (doğruluğu, yanlışlığı tartışmaya açık şartların) çıkmasına işte o birileri "Vahşi" diyor. Ve bu vahşi yaşam mücadelesinde O tanrılaştırılmış her yapıdaki efendiler, sizi ehlileştirmek, kendi şartlarına, kendi yörüngelerinde sizi yaşamaya zorlayacaklardır. kuralları kendileri koyarlar ve sizden biat ve itaat isterler. İsteseniz de istemeseniz de kurallara uymak mecburiyetiniz vardır. Aksi halde sistemim müeyyideleri çıkacak karşınıza. En azından adınız yaban, adınız, vahşi, adınız bilmem ne olacaktır. Burada da bu kurt 'a efendilerden biri Beyaz Diş demişti, Diğeri Kutsal Kurt..
Hangisi olmak isterdiniz: vahşi ama özgür ya da tutsak kurallara uyan iyi çocuk?
İşte bunu soruyor Beyaz Diş bize...