“Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir.” diyor Milan Kundera.
6 rastlantısal olayla birleşen iki kişinin hayatı. Tereza ve Thomas’ın varoluş ve aşk sancıları. Politika, felsefe, aşk,toplum, müzik,edebiyat hepsinin iç içe geçtiği muazzam bir eser. Derinliği isteyenler için başucu olacak bir kitap.
Daha yakından bakacak olursak, yazar bize dört karakterin birbirleriyle bağlantılarını, birbirlerine karşı hissettiklerini ve kendilerine karşı verdikleri içsel mücadeleyi anlatıyor. Bunu yaparken sadece olay örgüsünün değil karakterlerin zihnine girmemizi sağlıyor. Araya serpiştirilen felsefi düşünceler durumla harika bir bütün oluşturuyor. Tereza , Thomas, Sabina ve Franz karakterleri aşklarını, kıskançlıklarını, toplumdaki yerlerini, ideallerini sanki kendileri yazmış yazar sadece bir eleştirmen gözüyle olaya bakıyor.
Thomas’ın aşkı, bedenin aşkı ve ruhun aşkı olarak ayırması. Tereza’nın annesine benzemekten korkması ve Thomas’ı kaybetme korkusu. Sabina’nın ihanete olan aşkı. Franz’ın yaşadığı hayata ait olamama sorunu. Hepsi öyle güzel bir olay örgüsüyle birbirine bağlanmış ki size sadece derinliği hissetmek kalıyor.
Kitap boyunca dikkatimi çeken bir diğer farklılık bu dört ana karakterimizin ilişkilerindeki sorunları başlık altında tek tek açıklaması ve sizi analize yönlendirmesi. Okur karakterlerin alternatif hayatlarını kafasında kurabiliyor. Milan Kundera’nın okuduğum ilk kitabı ama kesinlikle son olmayacak.
Peki siz varolmadaki o dayanılmaz hiçliği mi yeğlerseniz yoksa onun ağırlığı altında ezilip yine de kendi hayatınıza hükmetmeyi mi ?