Komünizm akımlarının etkisine maruz kalan Kırım’ın bir köyünün başından geçen olayları roman süresince anlatılmaktadır.
Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslup kullanılmış.
(...)
Söyle toprağım bana neden seni bırakıp gideyim? Sen benim toprağım değil misin? Benim atalarım burda doğdu, burda büyüdü, burda yaşadı, burda öldü toprağım! Sen kırıctın toprağım, seni benim atalarım temizledi,ben temizledim. Şikayet etmedim, Şikayet mi? Seni temizlerken ne kadar yoruldumsa o kadar sevindim toprağım. Çok kere Tanrı'ya su diye dua ederken seni göz yaşımla suladım, toprağım. Ben bu dünyadan başka bir şey istemiyorum, yalniz seni... seni, toprağım! Ben sonumu burada bekleyeceğim.
...seninle yaşamak, seninle ağlamak, seninle gülmek.
"Tanrım!" diyor. "Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi başkarının da insan olduklarına inandır onları!"
Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı!