''İşte gidiyor, felaketlerin anası, koşuyor ve tüm dünyayı kendisiyle birlikte eve götürmeye çalışıyor... Ne garip, insan keşfetmeyegörsün, nasıl da tüm dünyaya sahip olabiliyor.''
Djuna Barnes (Gecenin Uzantısı romanından)
Anais Nin'in tüm romanlarında olduğu gibi Dört Odalı Kalp'te de aşkın karmaşıklığına duyulan bir gizli inanç söz konusudur. Djuna'nın sorgulamaları kadınca saflığın ya da duygulanmaların değil, hayata incelikli bir yerden bakan bir kahramanın düşüncelerini içerir.
"İçsel Kentler" serisinin ilk iki romanı, Ateş Merdivenleri ve Albatrosun Çocukları da aynı duygularla örülüdür.
Dört Odalı KalpAnais Nin · Everest Yayınları · 200578 okunma
Djuna dayanıksız nesnelerden oldu bitti hoşlanmıştı. Sağlam, kunt şeyler onda süreklilik, kalıcılık duygusu uyandırıyordu. Hiçbir zaman sağlam bir ev, dayanıklı mobilyalar istememişti. Bütün bunlar birer tuzaktı. Onlara sonsuza kadar bağlanabilirdin. O, yerinden kolayca oynatabileceği, en küçük bir pişmanlık duymaksızın içeri ya da dışarı sürebileceği dekorları, sahne donanımlarını yeğlerdi. Az sonra dağılıp giderler, sen de herhangi bir şeyi yitirmiş olmazsın. Geride kalan, yaşamayı sürdüren tek şey canlılık, parlaklıktır.
"Kadın neden cesaret edememiş?" diye sordu Paul.
"Çünkü yalnızca engeli görmüş,'' dedi Djuna. "İnsanların çoğu sadece engeli görür ve zınk diye durur."