Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anlattığım olayların ertesi günü sabah saat onda bölge mahkemesi duruşma salonunda Dmitri Karamazov davasına başlandı. Önceden şunu önemle belirteyim ki, mahkemede olanları değil tam bir bütünlükle anlatmaya, gerekli bir düzen içinde aktarmaya bile gücümün yeteceğini sanmıyorum. Kanımca her şeyi baştan sona hatırlayıp gereken şekilde açıklayacak olursak bir kitaba, hem kocaman bir kitaba ihtiyaç olacaktır. Bu nedenle sadece beni özellikle etkileyen, aklımda ayrı yer tutanları anlatacağım için okuyuculardan özür dilerim. Belki de ikinci derecede olayları önemli gibi görmüş, göze çarpanlarını atlamışımdır. Hoş, özür dilememek belki de daha iyi… Ben elimden geleni yaparım, okuyucularımız da bunu anlarlar.
Ağabeyiniz Dmitri Fyodoroviç’e hapishaneye şeker yolladım. Ne kadar güzelsiniz Alyoşa, biliyor musunuz? Sizi sevmeme bu kadar çabuk izin verdiğiniz için ölesiye seveceğim sizi.
Reklam
Alyoşa, üzüntüyle, kavgacıların bir gecede güçlendiğini, yüreklerinden doğan güneşle yeniden katılaştığını hissediyordu. “Babam kızgın ve öfkeli; aklına takıldığından döneceğe benzemiyor. Dmitri nasıl acaba?.. Besbelli o da gece boyunca kendini toplamış, kızgınlığı geri gelmiştir; onun da kafasında bir şeyler olmalı… Onu ne yapıp yapıp bugün bulmalıyım; mutlaka bulmalıyım!”
Dmitri gene salona döndü, öbür kapıyı kapalı bulmuştu, anahtar gerçekten Fyodor Pavloviç’in cebindeydi. Bütün odaların pencereleri kapalıydı. Gruşenka hiçbir yerden girip çıkamazdı.
Dmitri Fyodoroviç’in hemen arkasından salona koşarak Grigori’yle Smerdyakov da girdi. Fyodor Pavloviç’in birkaç gün önceki uyarısına uyarak antrede Dmitri’yle epey itişip kakışmışlardı. Dmitri Fyodoroviç’in odaya dalıp içeriyi gözden geçirirken bir an durmasından yararlanan Grigori masayı dolanarak salonun giriş kapısının karşısındaki öbür odalara giden kapının iki kanadını örttü, sonra kollarını iki yana açarak kapının önünde durdu. Her halinden, son nefesine kadar savunmaya hazır olduğu anlaşılıyordu. Bunu gören Dmitri tiz bir çığlık atarak Grigori’ye saldırdı.
Staretzin hücresine dönmesi yirmi beş dakika kadar sürdü. Saat yarımı geçtiği halde kendisi için toplandıkları Dmitri Fyodoroviç hâlâ ortada yoktu. Ama onu unutmuş gibiydiler. Tekrar hücreye dönen Staretz, misafirlerini aralarında hararetli bir konuşmaya dalmış buldu. Konuşanların başında İvan Fyodoroviç’le iki rahip vardı.
Reklam
Fyodor Pavloviç, — Vakit tastamam, ama oğlum Dmitri Fyodoroviç hâlâ görünürlerde yok! diye söylendi. Onun adına özür dilerim, kutsal Staretz. (Alyoşa “kutsal Staretz” sözünden adeta ürperdi.) Ben her zaman düzenli, dakikası dakikasına hareket ederim. “Düzenlilik kralların nezaketidir” sözünü hiç aklımdan çıkarmam.
İşte tam o sırada Staretzin hücresinde bu uyumsuz ailenin Alyoşa’yı derinden etkileyen bir buluşması, daha doğrusu toplantısı oldu. Toplantı aslında uydurma bir bahaneyle yapılmıştı. O sıralar Dmitri Fyodoroviç’le babası Fyodor Pavloviç arasındaki miras ve mal işleri tam bir arapsaçıydı.
O zamana kadar hiç tanışmadığı iki kardeşinin gelişi Alyoşa üzerinde son derece büyük bir etki uyandırdı. Büyük ağabeyi Dmitri Fyodoroviç’le, daha sonra geldiği halde, öz ağabeyi İvan Fyodoroviç’ten daha çabuk, daha iyi anlaştı. Ağabeyi İvan’ı daha yakından tanımayı yürekten istiyordu; fakat İvan geleli iki ay olduğu halde, hem de birbirlerini oldukça sık görmelerine rağmen, bir türlü kaynaşamıyorlardı. Alyoşa konuşkan değildi, üstelik sanki bir şeyler bekliyor, çekiniyor gibi bir hali vardı.
O sıralar henüz yirmi yaşındaydı. (Ortanca kardeşi İvan yirmi dördündeydi; ağabeyleri Dmitri yirmi sekizine basmıştı.) Her şeyden önce şunu söyleyeyim ki, Alyoşa dediğimiz bu delikanlı hiç de sofu değildi; hatta bence, dine büyük bir bağlılığı bile yoktu. Hakkındaki kanımı hemen söyleyeyim: Henüz olgunlaşmamış bir insanseverdi. Manastır hayatına atılması sırf bu hayat o zaman onu etkilediği için ve ölümlü dünyanın kötülük dolu karanlığında bunalmış ruhunun kurtuluşunu ancak bunda görmesindendi.
602 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.