Damla

Damla
@dmlkvrkcn
Sıkı Okur
-Hayat tehlikelerle dolu ama sen hep neşeli ve mutlusun. -Benim mutlu olmam seni kızdırıyor mu Antonius? Durdum, düşündüm, onun mutlu olması benim canımı mı sıkıyordu? Beni kızdırıyor muydu? Tedirginlik ya da endişe sandığım şey aslında kızgınlık mıydı? Dürüst olmak gerekiyorsa evet bazen kızdırıyordu. Hiç kimse karşısındakinin bu kadar iyimser, bu kadar mutlu, bu kadar aldırmaz olmasını istemezdi. Hepimiz, karşınızdakinin biraz endişeli olmasını, kendi endişeleriyle bizim endişelerimizi ve korkularımız haklı çıkarmasını, endişelerimizden dolayı küçümseyecek birisi olmadığımızı kendimize söyleyebilme hakkını bize bağışlamasını isterdik.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Bir odaya girdiğinizde, içeridekilerin aniden susması kadar incitici ve aşağılayıcı bir davranış az bulunur.
Sayfa 115Kitabı okudu
Kütüphanenin sessizliğini, masalara konmuş yeşil camlı okuma lambalarının ışığını, ahşap ve kağıt kokusunu seviyordum. İnsanların sükuneti, ciddiyeti, özeni, dikkatlerinin yoğunluğuyla kitaplara tapılan bir ibadethane gibiydi burası, benim içimde cemaatini buradan bulan bir mürit var diye geçirdim aklımdan.
Sayfa 114Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
-Arzu, bu kadar hesaplı bir şey olabilir mi, demiştim. Tavana bakıyordu. -Bunun arzuyla ya da hesaplılıkla bir ilişkisi yok, dedi. Bu, kadın olmakla ilgili bir şey, sen anlayamazsın. Biz çocukluğumuzdan itibaren kirlenme korkusuyla büyütülürüz. Neyin bir kadını kirleteceğine, neyin yakışıksız olduğuna dair uzun bir liste öğretirler bize. Ben böyle konularda karar vermeden önce, bilinçaltım yapılacak olanın kirlilik listesinde bulunup bulunmadığını taramış, onu tasnif edip bir yere yerleştirmiş ve kararını vermiş olur. Benim o kararın üstesinden gelebilmem için senin tahmin edebileceğinden çok daha fazla uğraşmam gerekir. Bunun gelişmişlikle, kültürel farklarla da bir ilgisi olduğunu sanmıyorum, dünyanın her yanında kızların bilinçaltında bir kirlenme listesi var bence.
Sayfa 112Kitabı okudu
Mitolojide de dinde de hayat büyük bir şiddetle başlıyor, demişti Sıla bir keresinde, düşünsene toprak tanrıçasını hamile bırakıp tanrılar soyunu başlatan Uranus'un hayalarını oğlu Kronos kesiyor. Babasının hayalarını kesen bir oğulla başlıyor mitoloji. Kronos'u da oğlu Zeus öldürüyor. Yunanlıların gözünde hayatın açılış sahnesine bir bak... Din de aynı şiddetle başlatıyor hayatı. Adem ile Havva cennetten fırlatılıp atılıyor ve daha ilk adımda oğullarından biri diğer oğullarını kız kardeşlerini paylaşamadıkları için öldürüyor. Sence neden insanların bütün hikayeleri bu kadar büyük şiddetle başlıyor?
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Sessizliğin içinde bir ihanet olabileceğini kendi sessizliğimden öğreniyordum.
Sayfa 102Kitabı okudu
Onunla konuşmayı seviyordum. Onunla konuşurken insanlığın en ciddi sorunları, sakar ve salak bir adamın komik maceralarına dönüşüyordu. Kendimi hem salaklığın bir parçası hem de salaklara acıyan tanrılar meclisinin bir üyesi gibi hissediyordum.
Sayfa 100Kitabı okudu
Ölüm, ölüler için hiç de korkutucu değildir oğlum, dedi. Hayat gibi ölüm de sen öldüğünde biter... Sadece canlılar korkar ölümden.
Yalnızlığının içine çekildi, kanatlarını toplayıp yuvasına girdi. Ilık bir bahar akşamı, telaşsızca yağan bir yağmur gibi doğal ve sakindi. Acaba, diye geçti aklımdan, belgesellere düşkünlüğü, insanlardan çok doğaya benzemesinden mi kaynaklanıyor.
İstediği her şeyi büyük bir tutkuyla istiyordu:Bir lambayı, oynak bir şarkıyla dans etmeyi, beni, bir şeftaliyi, sevişmeyi, lezzetli bir yemeği... Ama tutkuyla istediği her şeyden o tutku kadar güçlü bir aldırmazlıkla vazgeçebileceğini de hissediyordum. Her şeyi isteme hakkına, her şeyden vazgeçme gücüne sahipmiş gibi davranıyordu. Sanırım isteklerindeki doğal sınırsızlık, vageçebileceğine olan büyük inancından kaynaklanıyordu. Vazgeçebileceğine olan inancını kaybettiğinde istemekten de vazgeçecekti.
Reklam
Onun koynunda korku ve endişe, geçmiş ve gelecek kayboluyordu, sadece ışık dolu bir yalnızlık ve şehvet yüklü bir karanlık vardı. Oradayken büyüyor, yaşlanıyor, olgunlaşıyor ve hiçbir şeye aldırmıyorum. Ondan ayrıldığımda korkularım geri geliyor, zaman genişliyor, endişelerim ve sıkıntılarım büyüyordu ama her seferinde zihnimde ona ait bir hazineye onunla yaşadıklarımdan ve hissettiklerimin bir damla düşüp, altın sikkeler gibi birikiyordu.
Korkacak bir şey yok hayatta... Hayat, yaşamaktan başka işe yaramaz. Cimri adamlar gibi her şeyi erteleyerek hayatı biriktirmeye kalkmak budalalık olur. Birikmez çünkü... Sen harcamasan da o kendi kendini harcar, tükenir.
İnsanlar kendilerinden başka her şeyi değiştirebiliyorlar. Bir tek kendilerini değiştiremiyorlar. Onların laneti de bu.
Neticede hepimiz bugünden kaçmaya çalışıyoruz işte. Bazılarımız geriye, bazılarımız ileriye, bugüne bir çare bulamıyoruz çünkü.
Ben insanları, sonsuza uzanan insanlık örtüsünün altından romanların çıkarıp gösterdikleri kadar tanıyordum. İnsanlar bana hep edebiyatın parlak ışığından yansımıştı.
316 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.