Mátia Mou

Yaşamı Sevmek
Öyle özlüyorum ki gerçek hayatımı. Eskiden dolu dizgin yaşadığım anları. Şimdilerde hissizliğim ve cabasızlığım yormaya başladı.
Reklam
Bölüm 54.
"Bazen insanları inandırmak ne kadar zor oluyor!" "Bazı insanları ikna etmek ne kadar imkansız!" "Peki ama sen de ne diye beni kabul ettiğimden daha fazlasını hissettiğime ikna etmeye çalışıyorsun?" "Bu benim de nasıl cevap vereceğimi bilmediğim bir soru. Sanırım, insanlara sadece bilmeye değmeyecek şeyleri öğretibilmemize rağmen, hepimiz talimat vermeye bayılıyoruz. Beni bağışla; ama bazı şeyleri görmezden gelmemi bekliyorsan, beni sırdaşın yapma, olur mu?"
Mrs. Elizabeth BennetKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Demorize ettirilmiş bir güneş demeti
Fethetmek zorunda kaldıklarımızdan çok, kendini bize kendiliğinden sunanları sahipleniriz, ama bir daha hiç gelmedi, ben de ona gitmedim. İstiyorsanız, birbirinizle kafanızın içinde buluşursunuz, bellek denen şey bu işe yarar.
KUŞ SADECE BİR KUŞTU
kuş dedi: "oooh! nasıl da mis koku, nasıl da güneş! bahar gelmiştir ve ben kendi çiftimi bulmaya çıkacağım." kuş taraçanın kıyısından uçtu bir ileti gibi uçtu kuş küçüktü kuş düşünmüyordu kuş gazete okumuyordu kuşun borcu yoktu insanları tanımıyordu kuş kuş havada ve kırmızı tehlike ışıkları üstünde ve habersizlik yüksekliklerinde uçuyordu ve mavi anları delice deniyordu kuş, ah sadece bir kuştu
Reklam
'Fazla gururlusun. Bu sana acı çektirecek.' - Coco Before Chanel
Dost bi-vefâ, felek bi-rahm, devran bi-sükûn. Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, tali' zebûn! | Fuzuli Anlamı; “Dost vefasız, felek acımasız, dünya karışık Dert çok, dert ortağı yok, düşman güçlü, talihim âciz”
Sesler ve Ruhlar
Sesi miras kaldı. Yorgun, takatsiz ve çıkmaza girince dinlediğim, dinleyince dinginleştiğim sesi. 🌿
Bahar'ın ne zaman ve nasıl geleceği
Yıllar önce görmüşsündür onu bir an için, tek bir kez: Ufacık. Belirsiz. Uçucu. Yalnızca, içinden, "Ne güzelsin" demişsindir; "Kalsan ya biraz" bile diyemeden zaten bilmiyorsundur deyimi o zamanlar. Bir karışıklık ve geçip gidicilik içinde yanlızca anlık bir görüntü. Bir görünüm, bir yüz, bir çehre birkaç renk içinde. Esintili bozkır tepesinde (bir tür bahardır) ak bir kızıltı. Kötü bir çivit mavisi ve yapışkan bir beyaz için de. Yanımda sapsarı birşey... Geçip gitmiş, silik; hep de silinen bir anı. Küçücük. Zorlukla anımsadığın (o gün niye orada olduğun bile belirsizdir), hiçbir anlam veremediğin; kavramak şöyle dursun, daha nereye-hangi yerine koyacağını bile bilemediğin bir an-âni bir anı olacak birşey... İşte, pencerenin camında yavaştan biriken buğu gibidir gözünü tamamıyla kapayacak körlük görüşünü tamamıyle örtmeye yönelmiştir; ama, açık bakışının da hangi noktada olanaklı olduğunu (Bahar'ın ne zaman ve nasıl geleceğini) sana bildiren, gene, odur...
Reklam
yazık ben kandan, kanlı destanlardan başka söz etmeyen ve gururdan, kendini hiçbir zaman bu denli küçülmüş yaşamamış olan gururdan, oluşan tüm anılarımla kendi fırsatıının sonunda durmuşum ve dinliyorum: hiçbir ses yok ve dalıp bakıyorum: hiçbir kımıltı yok yaprakta ve tüm o arınlığın benliği olan adım mezarların tozunu bile kıpırdatmıyor
ben gecenin sonundan söz ediyorum ben karanlığın sonundan ve gecenin sonundan söz ediyorum evime gelirsen eğer sevgili bana bir ışık getir ve küçücük bir pencere, oradan mutlu sokağın kalabalığını seyredeyim.
belki: fakat ne de sonsuz bir boşluk! güneş ölmüştü ve kimse bilmiyordu yüreklerden uçup kaçan o üzgün güvercinin adı inançtır
459 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.