Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl.
Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
"Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan."
Bazı cümleler vardır, kitabı okumanıza sebeptir; bazı cümleler vardır, daha o kitabı okumadan ezberinizdedir. Siz kitaba elinizi uzatmadan o söz size kollarını açmıştır.
Benim için
Ara Güler'in; "Dobra dobra konuşurdu. Kimseden korkusu yoktu. Ha bir de kafa dengiydi. Matraktı. Öleceğini nereden bilelim ulan?" dediği ve 2015 yılında hayatını kaybeden Yaşar Kemal'le yüz yüze tanışma fırsatı bulamadım ben. Bu benim içimde bir yaradır. Kendisiyle karşılıklı oturup doyasıya sohbet etmek isterdim. Buna rağmen okuduğum
•Gurur ve önyargı, ünlü İngiliz yazar Jane Austen’in 1796-1797 yıllarında yazdığı, 1813 yılında basılan romanıdır. Kitapta yazarın kendi yaşantısı ve aşk hayatından izler taşıdığı düşünülmektedir. Jane Austen döneminin nadir kadın yazarlarındandır.
• Kitabın konusuna geçmeden önce birkaç husustan bahsedeyim. Kitabı 3 4 kere yarım bıraktım. Sebebi
Son derece içli, ama ezilmiş bazı insanlar vardır, yüze karşı dobra dobra konuşacak cesaretleri olmadığı için işi şaklabanlığa vururlar, bu onlar için bir çeşit hınçlı alaydır.
Sanşiro romanı ile sınırlı olmayıp, Soseki’nin hayatına, külliyatına ve fikriyatına dair pek çok mevzuyu kapsayacak şekilde yazarın romanlarında da umumiyetle odak noktası olan Doğu-Batı düalitesinin perspektifiyle değerlendirilip öyle ele