88 syf.
6/10 puan verdi
·
100 günde okudu
Doğayı, doğal olanı, yaban hayatını savunan, edebiyatın da aynı doğrultuda üretilmesi gerektiği üzerine bir metin Yürümek. Thoreau doğada olduğu gibi kitapların da kelimeleriyle adeta tomurcuklanıp, çiçekler vermesinin elzem olduğunu vurgulamış. Yunan mitolojisinin köklerini doğaya daha yakın bulduğunu, İngiliz edebiyatının bu anlamda kısır kaldığını savunuyor. Yunanların dünyaya kozmos, yani güzellik ya da düzen adını verdiklerini de eklemiş. Yürümek, Bir Kış Yürüyüşü ve Gece ve Ay Işığı başlıkları altında üç bölümde toparlanıyor yazdıkları. ilk başlık kitaba da adını veren ve ana tema olan yürümek, yazarın hayatını adeta vakfettiği ve en sevdiği aktivite. Kışa ve soğuğa övgü ve dini bazı göndermelerle devam eden ikinci başlıkta yine bol tasvirlere yer vermiş; burada özünde süslü ve bir yandan da atılan her adımda doğalı savunmaya devam eden cümleler okuyoruz. Gece ve Ay ışığı ise çok fazla kişinin tercih etmediği için neler kaçırdığı gece yürüyüşleriyle başlayıp aya methiyeler düzme, Yunan mitolojisi ve değerli atıflar ve şiirler ile devam eden keyifli bir metin. İyi olan her şeyi yabani ve özgürdür diyor Henry David Thoreau. Doğa güzellemesi yaparken, bir çok kişinin doğa yerine toplumun cazibesine kapılıp tabiatın farkında bile olmadıklarından yakınıyor.
Yürümek
YürümekHenry David Thoreau · Can Yayınları · 20203,109 okunma
Kadınlar Üzerine
Nasıl da düştük! Hatalı kurallar yüzünden, Doğa'nın değil, Eğitim'in aptallarıdır sebebi, Yasaklanmış zihnimizin her türlü gelişmesi, Ruhsuz olmamız isteniyor, beklenen ve tasarlanan bu, Eğer bir tanemiz diğerlerinin arasından sıyrılırsa, Sıcak bir hayal ve hırsla bastırılır, Bize karşı çıkanlar öylesine kuvvetlidir ki, Umutlarımız korkumuzu bastıramaz.
Reklam
Tanınmak, onaylanmak, doğrulanmak ya da –teşhircilikten ziyade röntgenciliğe yatkınsak- kateksi ve fetiş nesneleri bulmak için dahil olduğumuz ölçüde, sosyal medya doğası itibarıyla libidinaldir. Tumblr ve türevleri, çıplak insan resimleri aramıyor olsak bile yemek-pornosu, sanat-pornosu, mimari-pornosu, veri-pornosu, araba-pornosu, doğa-pornosu
Sayfa 84 - 85-86 - PdfKitabı okudu
93 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Kendime Notlar-2
Ali Şeriati
Ali Şeriati
’in kalemine çok aşina değilim. Onu biraz daha yakından tanımak niyeti ile bu kitabı elime aldım. Katıldığı bir konferansta yaptığı konumanın yazıya dökülmüş hali bu metin. İnsanın dört zindanı. İnsanı tutsak eden dört olgu üzerine konuşmuş yazar. Felsefi bir yaklaşımla düşüncelerini açıklamış. Yazarlara ve düşünürlere, kitaplara atıf
İnsanın Dört Zindanı
İnsanın Dört ZindanıAli Şeriati · Fecr Yayınları · 20174,901 okunma
Derinliklerinde, rüzgârların tek bir kırışıklık ve leke bırakmadan fırtına bulutu güttüğü gökyüzü mavisine ait dinginlik ne kadar yansımıştır insanın üzerine?
Yaşamın gerçek anlamının başkaları için yararlı işler yapmak olduğu sonucuna varmamızı sağlayan bir diğer ipucu daha bulunmaktadır. Atalarımızdan devraldığımız mirasa dönüp baktığımızda ne görüyoruz? Kendileriyle ölüp gitmemiş tek şey, onların insanlık için yaptıkları yaratıcı çalışmalardır. Tarıma açılmış topraklar görüyor, trenler, demiryolları,
Sayfa 14 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Reklam
Oduncunun dili işlevseldir; çünkü ağacı keserek ağaçla kendi arasında nesnel bir dil oluşturur. Bu yüzden ağaç üzerine değil ağacı konuşur. Ancak ağacı kesmeyen biri ancak ağaç hakkında ve ağaç üzerine konuşabilir. Yani söylen oduncuya değil, ağaç üzerine konuşan bireye aittir; çünkü o erki elinde tutan ve yalnızca etkin olandır. Bu durum ağaç üzerine konuşan bireyi ağacı yadsıyor yapmaz; çünkü söylenin amacı nesneleri günahsızlaştırmak, arıtmak, doğa ve sonrasızlık olarak temellendirmektedir. Bu yüzden ağaç kesmeyenin söyleni ağacı işlemeye değil de şakımaya yöneliktir. İşte bugün her fırsatta eleştirdiğimiz, ağzımızda alelade çıkıveren "hamaset" tam da bu şakıma değil de nedir? Hamaset, nesnenin içini boşaltır ve öyle bir zemin hazırlar ki insanlar artık bu söylenle gerçeklik bağıntısından çıkıp kullanım bağıntısı içine girer.
Seyirlik...
Şimdiki Zamanın filmlerini izlerken geçen zamandan çok mekanın içinde varolmaya çalışan insanların dramlarını izleyebileceğiniz iki süper yapım Filmler hakında 👇 #colombus Amerika'nın İndiana şehrinde küçük bir kasaba olan Colombus kentine babasının aniden geçirdiği bir kriz sonucu komaya girdiğini öğrenen Jin, Kore'den gelmeyi pek
Olasılık nedir?
Olasılığın fizikteki anlamı yaşamdaki sıradan, ya da kumarhanedeki anlamıyla, tamı tamına aynıdır. Bu, belli bir olgunun gerçekleşmesinin şansı ya da olabilirliğidir. İyice dengelenmiş bir parayla düzgün olarak yazı-tura atılırsa tura gelmesinin de yazı gelmesinin de şansı elli-ellidir. Dolayısıyla her iki sonucunda olasılığı tamı tamına 1/2. Bu
Sayfa 376 - Alfa Bilim
Johann Wolfgang von Goethe Almanya'nın en büyük şairiydi. Oyun yazarlığı, tiyatro yönetmenliği alanlarında sağladığı başarı­lar şairliğinin, felsefe, doğa bilimleri üzerine geniş bilgisinin izle­rini taşır. Ayrıca, ressamlığı da vardı. Daha yirmi dört yaşındayken yazdığı Goetz von Berlichingen adlı oyunuyla Strum und Drang hareketinin öncüsü olmuştu. Ertesi yıl ünlü romanı Genç Werther'in Acılarını yazdı. Wilhelm Meister adlı yapıtıysa Alman romancılı­ ğım otuz yıl etkisi altında tuttu. Elli yıldan fazla bir süre Goethe Weimar Dükünün devlet işle­ rini yürütmesine yardım etmiş; ayrıca, yirmi altı yıl dukalığın ti­yatrosunu yönetmişti. Önceleri Sarayın içindeki küçük bir tiyatro­ da amatörlerin oynadığı oyunları düzenlemekteydi.
Sayfa 167 - Mitos Boyut yayınları 2010Kitabı okudu
Reklam
Şeylerin karmaşıklığını zihinde canlandırırken, bilgimiz ne denli az olursa kurgu kapasitemiz o denli büyük olur. Bu kapasite bilgimizin artışıyla orantılı olarak azalır. … Doğa bilgimiz ne denli azsa konuşan ağaçlar, birdenbire taşa ya da çeşmeye dönüşen insanlar, aynada görünen hayaletler, hiçlikten yaratılmış bazı şeyler, hatta hayvan ya da insan biçimi alan Tanrılar ve benzeri sonsuz şeylere dek kurgularla beslenmek o denli kolaydır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Felsefenin Başlangıcı ve Yunan Felsefesinin Farkı
Günümüzde giriş düzeyinde veya daha kapsamlı felsefe tarihi araştırmalarında Grek dünyasıyla eş zamanlı başka uygarlıklarda da (Hint, Çin gibi) felsefi düşünüşün veya kavrayışın çok sayıda örneğiyle karşılaşılmış olması, bu belirlemeyi (felsefenin başlangıcını) belirli ölçüde güçsüz kılmaktadır. Bu düşünceleri dayanak olarak aldığımızda, felsefenin dünyanın birçok bölgesinde eş zamanlı olarak ortaya çıkmış bir vaziyet alış olduğunu (Brahmanizm ve Budizm Parmenides ile çağdaştır), buna karşın Grek dünyasında bu vaziyet alışın daha verimli sonuçlandığını söylemek uygun olacaktır. Zira hikmetli sözlerden oluşan ve salt etik problemlerin çözümü olarak görmek yerine, felsefenin bütün varlığa ilişkin tümel bir bilgi uğraşısı olarak öne çıkarılmasının, Grek dünyasını farklı kıldığından söz edilebilir. Burada oluşturulan veya oluşan bakış açısına göre, felsefe genel olarak varlık, insan ve doğa üzerine, bir yönüyle değil, bütün olarak, aynı zamanda olduğu gibi değil, olması gerekeni de içerecek şekilde, inceleme etkinliği, saf düşünceye dayanan önsel bir araştırmadır. Bundan dolayı sınıflandırma felsefede büyük önem taşır. Çünkü amacı değişmez doğrulara ulaşmaktan çok, var olanlara ilişkin saf düşünceye dayalı açıklamalar oluşturmaktır.
İnsan, insanlığının da üzerine çıkmadıkça, ne değersiz bir şey! I.4.
Shakespeare-Vedenik Taciri
Doğa, kendi zamanında, tuhaf adamlar yarattı: Kimileri sürekli gözlerinin önüne bakan Ve gayda çalan birine papağanlar gibi gülen; Ve kimileri ekşi suratlı, Gülümseyip de göstermezler ki dişlerini, Şakanın gülmeye değer olduğuna Yemin bile etse bilge kişi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.