Beşiğinde bile sevilmemiş, dövülmüş, bağlanmış, bakılmamış insana ne olur peki? Eğer yaşamışsa; inadından, öfkesinden nefretinden büyüyen insan, insan değil öfke olur, nefret olur, inat olur. Neden yaşamak istiyoruz, neden yaşıyoruz? Bu sorunun cevabı varsa eğer içimizde bir yerlerde, sus sakın söyleme, intikam almak için yaşıyoruz. Bizi kinden yapmış anne babalarımız, hep birlikte çocukluğunda dövülen ilk insanın kinini tutuyoruz. Yaşatamadığımız evlatların tutulan yasıdır doğa ve insan, o yasın çocuğudur.