Cumhurbaşkanı soruyor: “Kadınların ihtiyacı olan şey nedir?” Devam ediyor: “Bazen erkek-kadın eşitliği diyorlar. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, fıtrata terstir. Fıtratları farklıdır, tabiatları farklıdır, bünyeleri farklıdır.” Kadınlar hakkında ahkam kesmeyi kesiniz! Fıtrattan, tabiattan, doğadan bahsedeceğinize, katledilen kadınların hesabını verin! İhtiyacımız olan şeyi tanımlamaya çalışacağınıza, tecavüzcüleri , katilleri neden sokaklara salıyorsunuz, onu açıklayın! Hukukunuz, medyanız, polisiniz hepsi bize karşı, biliyoruz! Erkek devletinizden bir şey beklemiyoruz, kadın dayanışmasından gücümüzü alıyoruz. Bugün ve her gün sokaklardayız ! Kadın Cinayetlerine İsyandayız !
344 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Üniversitede Şamanizm konusu anlatıldığında dikkatimi bu kadar çekmemişti.Doğayla içiçe olan,tabiatta bizden başka canlılar var,bize emanetler diyen,kestikleri ağaçlardan özür dileyip yenilerini diken bir toplumun şimdi sırf keyif uğruna ağaç kesen,hayvanlara eziyet eden bir topluma dönüşmesi...Ne kadar acınası hale geldiğimizi gösteriyor.. Uzuner hikayeyle öyle güzel birleştirmiş ki Şamanizmi aman kitap bitmesin,Toprak var ama serinin diğer kitapları çıkmadı diyip üzüldüm.Kesinlikle okumalisiniz;doğadan ne kadar uzaklastigimizi,insanlarin fark etmeseler de bu yüzden duyarsız,mutsuz olduğunu anlayacaksınız.
Su
SuBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20194,991 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
insanın iç dünyasının somut bir şeytanda vuku bulması ya da şeytanın insanın iç dünyasını ele geçirmesi.kitaptaki kahramanlar her gün yüz yüze geldiğimiz kendine bile yabancılaşan insanlar-kendimiz de dahil-toplumun ahlakla süslenmiş cici(!) baskılarına uğrayan bireyler,aşkı sunileşen topluma rağmen en doğal haliyle yaşamaya çalışan insanlar,modernleşiyorum zannederek doğadan uzaklaşan insanoğlu..yazar kendine bile yabancılaşan toplumu eleştirerek bize de birçok soru işareti bırakıyor.bununla kalmayıp dönemin aydın(!) geçinen yazar ve şairlerini de çırılçıplak bir dille eleştiriyor.kitapta eğreti duran tek şey anlatımın akıcılığını çok etkilememesine rağmen gereksiz bulduğum eski Türkçe kelimeler.kitap sizi içinizdeki şeytanla konuşturup cesaretlendirdiği gibi egonuzu da alaşağı ediyor.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,6bin okunma
Düşük entropi kültürü, erkek ve kadını doğadan ayrı değil, onun bir parçası olarak algılar. Doğa, istismar edilecek bir gereç olmaktan çıkarak, tüm işleyişi içinde hayatın kaynağı olarak görülür. İnsanların doğa ile “bir” olduğu anlaşıldığında, tüm insani faaliyetlerin yargılanabileceği bir ahlaki zemin oluşturulur. Örneğin düşük entropi toplumunda, değerlerin yok edilmesine katkıda bulunan her ekonomik faaliyet edepsizlik diye görülecek. Her tür, yalnızca varoluşundan dolayı asli ve reddedilemez bir hakka sahip olduğu için korunmak zorundadır. Entropi Yasası bize “her şeyin başka bir şeyle bağlantılı oldugunu” söylediği için doğanın bir parçasının yok edilmesi, insanlar da dahil olmak üzere doğanın diger tüm varlıklarını etkiler. Düşük entropi toplumunda, doğayı “fethetme” mefhumu, yerini diğer yaratıklar ve çevre ile uyum içinde yaşama fikrine terkedecek. Hayatın diğer tüm formları gibi insanlar da dünyada fani konuklardır ve kendilerinden sonra gelebilecek başka yaşam formlarının da zamanlarında hayattan zevk alabilecekleri biçimde doğayı koruma sorumluluğuna sahiptir.
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Sen Bir Harikasın Zweig!
YouTube kitap kanalımda Mürebbiye kitabında en sevdiğim kısım olan Kadın ve Yeryüzü novellasını önerdiğim videoyu izleyebilirsiniz: ytbe.one/bvZ6WLQv0uY Anılarımın adamı Zweig beni yine yanıltmadı. Bakalım bu kitabında neler demiş bize Bay Zweig? Mürebbiye öyküsünde, her şeyin arkasında yalan ve bir kasıt arayan çocuklar meydana çıkıyor.
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,2bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ege topraklarını mesken tutmuş bir gürgenin hikâyesi bu. Doğa yeşili maviyi birbirine kenetlenmiş; köknarı, ladini, ardıcı, kestanesi, çamı, kuşu, börtüsü böceğiyle bu kenetlenmeye el verdirmiş, etrafa saçılan saf ve mis kokularla taşı toprağı dansa kaldırmış, üstüne bu resitale bakana sevdiğine baktığını anımsatmış, dinleyenin kulağını bayram
Ben Bir Gürgen Dalıyım
Ben Bir Gürgen DalıyımHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20196,7bin okunma
Reklam
244 syf.
8/10 puan verdi
Marlo Morgan'ın "Bir Çift Yürek" eserini sevdiyseniz eğer Hannah Rachel Bell'in bu eserinden de benzer bir tad alabilirsiniz. Kitap Ngarinyin kabilesinin genetik bir kod gibi nesilden nesile aktardığı , dış müdahalelerden , konformizm enformasyonundan korumaya çalıştığı yaşam biçimi ve öğretilerini çok sade , akıcı bir üslupla anlatmakta.Bunu yaparken de "sözde" uygar toplumların yaşayışları , eğitim sistemleri , aile ve kadın-erkek rolleriyle Ngarinyin kabilesini karşılaştırma yolunu seçmiş ki kitabın bize fantastik gelen içeriğini okurken daha da ciddiye almamızı istemiş belki de . Tüketim tolumunda kadına ve erkeğe yüklenen anlamları , hayal gücü yok edilerek robot üreten eğitim sistemlerini , doğadan kopmuş ve izafi sistemlerle ,izafi yasalarla gerçekliğini yitirmeye başlamış milenyum insanını belki de hakikatle tekrardan buluşturmak adına çizilmiş bir yol gibi .
Erkek İşi / Kadın İşi
Erkek İşi / Kadın İşiHannah Rachel Bell · Epsilon Yayınevi · 200313 okunma
...aborjinler....
Bizler doğanın bir üyesi olarak, onunla uyum içinde yaşayan gerçek insanlarız. Bize göre varolan her şey, bir başkasının ihtiyacını karşılamak için vardır. Beyaz adam ise mutasyona uğramış tehlikeli bir varlık, kendisini doğadan daha üstün görüp ona hükmetmek istiyor.
232 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
‘’Değirmenimden Mektuplar’’ anı şeklinde yazılmış kısa öykülerden oluşuyor. Anlatıcımız şehir hayatının kargaşasından sıkılıp doğanın kalbinde yaşamak amacıyla bir değirmende yaşamaya başlıyor. Bize de oranın günlük hayatından, duyduğu ilginç hikayelerden, doğadan, yaşadıklarından bahsediyor. Anlattığı hikayelerde belli bir düzen yok; bir hikayede başka bir şeyden, ötekinde bambaşka bir şeyden bahsedebiliyor. Özellikle doğa tasvirleri oldukça başarılı ve ayrıntılı şekilde yapılmış. Güneşin doğuşu, sürülerin evlerine dağılışı, çayırdaki otların rüzgarla savruluşu gibi detaylar gerçekten içimi ısıttı. Okurken, beton yığınlarının arasında yaşamak durumunda kalışımıza sık sık hayıflandım. Yazarın anlattıkları çok derin şeyler değiller, okumadan önce onun bilincinde olmak lazım. Dediğim gibi günlük hayattan hikayeler ve doğa manzaraları oluşturuyor çoğunluğu. Ama özellikle ‘’İhtiyarlar’’ adlı hikaye etkiledi beni. Öyle içimizden bir hikayeydi ki… Karakterleri mutlaka size bir yerlerden tanıdık gelecek, birilerini anımsatacak. Kitabı okumayacak olsanız bile bu bölümü bulup okumanızı öneriyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim…
Değirmenimden Mektuplar
Değirmenimden MektuplarAlphonse Daudet · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20172,963 okunma
450 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 günde okudu
Kitap, Yalın ayak toprağa hiç basmamış, yağmurda bilerek hiç ıslanmamış, bir böcek kovalamamış ya da alıp yetiştirmemiş ya da iribaşları hiç incelememiş olanlara yönelik yazılmış. Bizlik bir durum yok. Biz onlardan değiliz ya değildik değil mi? İlk çocukluk döneminin evrensel ilklerinden biri olan merak duygusunun giderildiği, olumlu
Doğadaki Son Çocuk
Doğadaki Son ÇocukRichard Louv · Tübitak Yayınları · 2010536 okunma
Reklam
Cennet dogmasına da cehennem dogmasından daha fazla inanmayalım: her ikisi de insanların görüşlerini zincirleme ve egemenlerin despotik sultası altında insanı boynu eğik tutma iddiasındaki dinsel zorbaların acımasız icatlarıdır. Bizim yalnızca madde olduğumuza, bizim dışımızda kesinlikle bir şey olmadığına, ruha atfettiğimiz her şeyin maddenin basit bir sonucu olduğuna ikna olalım; üstelik, bizi hayvandan ayıran insanların kibrine rağmen bu böyledir. Hayvanlar gibi bize de can veren öğeleri maddede bularak, doğadan almış olduğumuz farklı örgütlenme türlerinin bizi sürüklemiş olduğu kötü eylemler yüzünden ne daha fazla cezalandırılmış oluruz, ne de tersi türde bir örgütlenme sayesinde yaptığımız iyi şeyler yüzünden ödüllendiriliriz. Dolayısıyla bu yaşamdan sonra bizi bekleyen kader açısından iyi davranışımız da kötü davranışımız da eşittir. Her an zevklerin merkezinden geçmeyi başarırsak, bu yaşam tarzı bütün insanları, bütün toplumsal sözleşmeleri elbette rahatsız etse bile, yasalardan korunaklı bir yerdeysek, ki önemli olan tek şey budur, bu durumda, bir başka yaşamın cezalarından çekinerek bu yaşamda hoşuna gidebilecek ve ona büyük bir zevk verebilecek her şeyi kendine kesin olarak yasaklayan sersemden son derece mutlu olacağımız kesindir; çünkü emin olduğumuz bu yaşamda mutlu olmak, en ufak bir fikir sahibi olmadığımız ve olamayacağımız hayali bir mutluluk elde etme umuduyla bize sunulan kesin mutluluktan vazgeçmek son derece daha önemlidir.
Sayfa 98
669 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.