.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım........... 1 / Kalp Diriliği Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
Kendine saygı duymayan insanlığa saygı duyar mı ? Ya doğaya koca bir HAYIR ....
Reklam
8 Mart
Yaşamı her an emeğiyle dokuyan, çocuğu, hayvanı, doğayı kültürleştirerek anlam katan; fakat ataerkil zihniyet ve onun sistemleşmiş hâli olan devlet tarafından sürekli sömürü, şiddet ve kırıma tabi tutulmaktan bir türlü kurtulamayan; kendi şahsında ihaneti ilk yaşayan kadındır. 8 Mart, bu düzeni değiştirmek için kendilerini feda ederek direnip, başta kadınlar olmak üzere, insanlığa yol gösteren kadınların bize devrettiği bir mirastır. Dünyayı yaşanabilir kılmak için direnen tüm kadınlara sonsuz saygı ve minnet duyarken, tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlarım.
Goethe'nin dediği üzere: ''Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.'' Sahiden de bu sözü, ne zaman biyoçeşitliliğin , hızlı bir şekilde yok edilmesinin işlendiği bir belgesel izlesem, kalbimin tam orta yerine inen bir süngünün sesi gibi hüzünle duyuyorum. Belgesel sevenler, David Attenboroug'u bilir. Soy Tükenmesi: Gerçekler adlı belgeselde kuzeyli beyaz gergedan türünden dünyada sadece iki adet kaldığını anlatıyor. Üstelik biri anne ( 30 yaş ) diğeriyse ( 19 yaş) onun kızı. Onları, bilim dışında ( şu an itibariyle, o da mümkün gözükmüyor ) dölleyecek herhangi bir mucize yok ve soyları tükenmek üzere. Bakıcısı ,ergen kız gergedanın özellikle bir şey isterken çekingen davrandığını söylüyor. Bittabi depresyon içerisinde soylarının kendileriyle birlikte tükenmesini çaresizce beklediklerine ilişkin örnekler veriyor. Günümüzde, günaşırı kullandığımız telefonların bile atmosfere ne denli büyük bir ( kelebek etkisi de olsa )karbon salınımı yaptığı ve bu durumun gezegenimizi nasıl bir etkiler cenderesine soktuğu da ayrıca ciddi bir ayrıntı olsa gerek. Örnekler ve detayları pekala bitmek bilmeyecek gibi gözüküyor ama, bizler birer insan olarak ( İnsan miyiz? / Ne kadar insanız?/ Ölçü ne? ) daha az eşya alıp, doğaya daha fazla saygı duysak , hem kendi özsaygımıza hem de hayvanlara fenalık etmemiş oluruz diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum...
ÇOCUKTA CİNSEL EĞİTİM
Bu konuyla alakalı olarak alanında uzman hocalarımızla bir seminer gerçekleştirdik buradan da bilgi vermek istiyorum. Cinsel eğitim bir çok anne-babanın yok saydığı bir konudur. Bunun en önemli nedenlerinden biri cinsel eğitimin seks eğitimi ile karıştırılmasıdır. Bugün çocuğa vermediğimiz cinsel eğitim eksikliğinden kaynaklı bir çok insanda cinsel işlev bozukluklarına rastlanmaktadır. İnsan cinselliği doğduğu günden öldüğü güne kadar vardır ve bu durumun erken yaşta eğitiminin verilmesi oldukça faydalıdır. Nasıl doğdunu merak eden, doğada gördüğü veya ekranlarda gördüğü hayvan doğumlarını merak eden çocuğun sorularını yanıtsız bırakmak istismara kapı aralamaktır. Çocuğa seni leylekler getirdi ya da seni çöpten bulduk demek oldukça sağlıksız bir tutumdur. Anne-babalar bu konuya gereken ilgiyi göstermeli, çocuğun gelişimine uygun olarak çocuğun cinsel eğitimi kitaplarla desteklenmeli ve çocuğa öğretilmelidir. Çocuğa mahrem bölgeleri öğretilmeli unutulmamalı ki özel alanına, mahremine saygı duyan kişi başkasının mahremine de aynı oranda saygı duyar. Benim her zaman söylediğim söylediğim ve sürekli tekrar ettiğim bir husus vardır. "Bilmemek en büyük kötülüktür, bilmemek evreni kötülüğe boğar."
Çiçekleri suluyor. Kedilere yiyecek bir şeyler veriyor. Yürürken karıncalara zarar vermemek için dikkat ediyor. Gerçekten doğayı seviyor ve saygı duyuyordu. Ancak yolda gördüğü bir hayvan cesedine sanki dünyadaki bütün duygulardan yoksunmuşçasına duyarsız kalıyordu.
Reklam
375 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.