Yakın zamana kadar felsefi bir görüş olarak varlığından haber olmadığım, David Benatar'ın 'Keşke Hiç Olmasaydık' isimli kitabı ile karşılaştıktan sonra temellerini Arthur Schopenhauer'ın fikirlerinden aldığını öğrendiğim Antinatalizm felsefesini derinlemesine düşünmenizi sağlayacak oldukça yıkıcı bir kitap. Ancak bu konuda okumanız gereken son kitap olmalı. Çünkü bu kavramla ilk defa karşılaşanlar, yaşadıkları hayatın kötümser yanları üzerine hiç düşünmemiş olanlar ve zaten depresif bir ruh hali içindeki okurlar için uygun bir seçim olmadığını söyleyebilirim.
İsim olarak asıl 'Huzursuzluğun Kitabı (Fernando Pessoa)' bu olmalıydı bence. Okumaya karar verirseniz Cioran'ın ne kadar acımasız ve sınırsız olduğunu farkedeceksiniz ve kitabı aynı huzurlu kişi olarak bitiremeyeceksiniz.
Antinatalizme göre hayatta iyi anların hepsinin kısa, kötülüğün ve acının ise sonsuz olduğu düşünüldüğünde, yaşamakta olduğu hayatı kendi seçimi olmayan biz insanların başka hayatlara sebep olma cüretini yeniden sorgulamalıyız.
Doğum olayından bağımsız, insanoğlu olarak bize biçilen süreyi biraz olsun mutlu geçirmek istiyorsak ta sorgulama yeteneğimizi ya hiç kazanmamalıyız ya da bilinçli olarak kaybetmeliyiz diye düşünüyorum. Kendi adıma bunun için çok geç kaldığımı biliyorum ve bu noktada kitaptan bir alıntı eklemek istiyorum;
"Anlamaksızın" bakmak, cennet budur işte! Cehennem de, insanın anladığı, gereğinden fazla anladığı yer olacaktır...
İyi okumalar.