Seçim sandığını ortaokula yerleştirmişlerdi. Okul, okul olalı öylesine bir dalaşıklığa tanık ol­ mamıştı. Hani kesilecek öküzün yanına bıçağı taşımak yerine öküzü bıçağın yanına taşımak var ya, işte öyle bir şey . . . Gelen delegenin adım listeden bulup oyunu kullandırmak varken, lis­ tedeki sıraya göre dışarıdan adam arıyorlardı; Adı okunan delegenin niteliğini, kime oy vere­ ceğini çoktan bilen aday adayları görmeye de­ ğerdi doğrusu. Özellikle Cafer ve Cemal beyler yargıç listeyi okudukça yerlerinde duramıyor­ lardı. İkisi bir ağızdan, mahkeme mübaşiri gibi okunan adları yüksek sesle kalabalığın üstüne doğru yineliyorlar. Kalabalığı kan-ter içinde yarıp geçen delegenin arasını burasını okşaya­ rak sandık başına uğurluyorlardı.
Sayfa 133 - 1978 yüce yayınlarıKitabı okudu
Günümüz hükümetleri, partileri ve ideolojileri, cenneti yeryüzünde kurmak iddiasındalar cehennemsiz bir cenneti içinde yaşadiğımız düzenden, cehennemi ve ölümü anımsatan her şey kaldırıldı. Onlardan çok seyrek söz ediyoruz. Mezarlıklar köy meydanına ya da şehir merkezine yakın olacak yerde, gitgide daha sapa yerlere kuruluyor. Dinin egemen olduğu
Reklam
Menderes'in radyonun kullanımı konusundaki düşünceleri
Devlet radyosu her şeyden evvel bir terbiye ve kültür müessesesidir. Bunun dışında herhangi bir şekilde ondan istifadeye kalkışmak, hatta daha ileriye gidip seçim gibi heyecanlı bir zamanda bu kültür müessesesini başka türlü halka tanıtmak doğru bir şey değildir... (Aksoy, 1960: 64)
Pdf, Başlık Yayın GrubuKitabı okudu
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam tereddütle, "Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek. Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek... "Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam, "Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
Gerçekten geri verebileceğini mi sanıyorsun?
“İnancın olsaydı bir oyun kurmazdın! Eğer gerçekten inancın olsaydı bunu zaten yapacağımı bilirdin. Ve yapıyordum da Nova. Onların saygısını geri kazanıyordum. Ben. Yapıyordum. Ama senin inancın tek başıma hiçbir halt beceremeyeceğim kadardı.” “Senden yardım isteyecektim. Onları püskürtmek için senden yardım isteyecektim. Seni oraya çağırmak yerine onları senin ayağına gönderdim. Yardım isteseydim gelirdin!” “Evet,” dedi tek gözünü kısarak. “Senin için her şeyi yaparım.” İlk kez kaşlarımı çattım. Başını sallayarak isyankâr bir edayla güldü. “Ama yetmez,” dedi. “Lord olmam da gerekiyor. Hayır, yetmez. Kudretli bir lord olmam gerekiyor." Tüm ifadesi silindi. “Daha ne yaparsam senin için yeterli olacak?” diye sordu. Bu sefer bağırmadı. Kükremedi. Hiddetlenmedi. Sadece sordu. Ve beni mahveden de bu oldu. “Lord olman için yapmadım. Yaptım çünkü benim için, benim yüzümden kaybettiğin şeyleri sana geri vermek istedim. Çünkü burada, biraz önce de kanıtlandığı gibi, onların hepsi aramızda olacak. Öylece durmayacaklar.” Acıyla gülümsedim. “Senin gibi, ben de bir seçim yaptım ve pişman değilim. Sen öyleysen sanırım artık çok geç.” Başını yana doğru eğdi. Daha konuşmadan ilk söylediğinde gitmem gerektiğini biliyordum. “Gerçekten geri verebileceğini mi sanıyorsun?”
Sayfa 367 - Dex yayınları, Darenova.Kitabı okudu
Ortaokulda başarılı bir öğrencilik geçiren ve sınıfını birincilikle bitiren Malcolm, zeki bir öğrenciydi ama derisi siyahtı. Ve o da her siyahi gibi Zenci olarak aşağılanıp en temel haklarından mahrum kalacaktı. Öyle de oldu. Hayalinde avukatlık mesleği olan Malcolm'a öğretmeni avukatlığın siyahlara göre bir meslek olmadığını, marangoz olmasının daha doğru bir seçim olacağını söylediğinde hayali suya düştü.
Reklam
Beslenme sorunuyla y e r v e i k l i m (Klima) sorunu sımsıkı bağlıdır birbirine. Kimsenin elinden gelmez her yerde yaşamak; bütün gücünü gerektiren büyük ödevler üstlenen bir kimse için seçim çok çetindir burada. İklimin m e t a b o l i z m a üzerinde ağırlaşma, hızlanma konusunda büyük bir etkisi vardır, yanlış bir girişim insanı yalnızca görevinden koparmakla kalmaz, onu daha başlangıçta engelleyebilir: ödevin yüzünü bile göremez. Bir bağırsak zorluğu, küçük de olsa, kötü bir alışkanlığa dönüşünce bir dehayı sıradan biri, neredeyse bir “Alman” durumuna düşürmeye yeter. Metabolizmanın hızı tinin ayaklarının çevikliği ya da aksaklığı ile doğru orantılıdır; tinin kendisi de metabolizmanın bir türüdür. Şimdiye değin aydın görüşlü insanların olduğu, inceliğin, düşünsel ışıltının, üstün düşünme yetisinin yurt edindiği yerleri bir araya toplayın: hepsinin kuru eşsiz bir havası vardır. Paris, Provence, Floransa, Kudüs, Atina – bu adlar şunu kanıtlıyor: deha kuru havayla, duru gökle b a ğ l a n t ı l ı d ı r , - bu da hızlı bir metabolizma, olanaklılık yoluyla çok geniş ölçüde yoğun bir erk oluşturma demektir.
Saygının tek yönlü olduğunu, istikametin de benden yukarı yaştakilere doğru ilerlediğini yol yakınken belletmişlerdi. Daha doğrusu, saygı bu olmasa da etrafımdaki yetişkin kişilerin saygıdan anladığı böyle bir şeydi. Saygı, nitelikten yoksundu; tamamen nicelik üzerine inşa edilmiş bir kavramdı. Daha büyük, daha yaşlı, daha uzun, daha zengin olan her şey ve herkes daha çok saygıyı hak ediyordu. Dolayısıyla bir çocuk büyüklerinden saygı beklememeli, onlara koşulsuz saygı göstermeliydi. Öfkesini bağırarak, üzüntüsünü ağlayarak, kırgınlığını yakınarak ifade etmesi şımarıklıktı. Çocuk, duygularını içine attığı kadar iyiydi. Çocuk, kendi olmadığı kadar makbuldu. Çocuk, birey olmadığı kadar sevilmeye layıktı. Zaten birbirlerine de saygı duydukları yoktu ki! Herkes herkesin hayatıyla ilgili yorum yapma hakkını kendinde görüyordu. Birisi genel kabule ters düşen bir seçim yapacak olsa topa tutulur, mahalle dedikoduyla çalkalanırdı. Birey olmaya, kendi seçimlerini yapmaya iyi gözle bakılmıyordu. Böyle bir ortamda çocuğa da saygı gösterilmemesi gayet anlaşılabilirdi.
Sayfa 28 - 29Kitabı okuyor
"Bir seçim yapacaksın, konfor alanından çıktığın zaman belirsizliğe doğru ilerleyeceksin ve bu da tehlikeli. Cesaret istiyor. Ama için biliyor ki heyecan da orada."
Sayfa 232Kitabı okudu
Kendimizi neleri kesbeder, nelerden arınırsak doğru seçim yapma ehliyetine ulaşacağımızın tecrübelerine bırakmak gerekir. Bunlar zor işler değildir. Ama biz insanlara dünyada ürün verecek tohumu ekmekten vazgeçmek son derece zor gelir. Çünkü erdemin armağanı erdemin kendisidir. Biz ise buna hep bir ilave olsun isteriz.
Sayfa 271 - TİYO Yayıncılık, 11. BaskıKitabı okudu
Reklam
"Neyse ne. Ama senden sır saklamak istemedim. Sadece nasıl hissettigimi bilmeni istedim. Görünüşe göre, bir şeyden pişmanlık duymak ya da en azından bir şeyi merak etmek ama yine de bunun doğru seçim olduğunu bilmek mümkün.”
Sayfa 155Kitabı okudu
Psikolojik açıdan kendilerini güvende hissetmek için dur­madan yiyip şişmanlayan insanlar gibi, seçenekleri birbiri ardına tüketip duruyoruz. Temel güvensizliğimiz içinde, se­çim ve tüketim yoluyla, fiziksel ve psikolojik bir şişkoluğa doğru yol alıyoruz pupa yelken. İnsanlar hiçbir zaman bu­günkü kadar çok seçim yapmamış, başkalarını hiçbir zaman bu yüzyıldaki kadar seçtikleri şeylere göre değerlendirme­mişlerdir.
Eve girdiğimizde önce şaşkın bir vaziyette odanın ortasında kalakaldım. Evimi daha önce görmüş olması bir yana birlikte yaşadığımız onca şeyden sonra bile böyle hissediyor olmam çok tuhaf. Komik ama erkek arkadaşını ilk defa evine çağıran liseli bir kız gibi mahcubum. Jamie hala spada bu durumda ev tamamen bize kalıyor. Damien da benim
Sayfa 149
Hegel'e göre özgürlük sadece Aklı takip etmekten ibarettir ancak Kierkegaard'a göre herhangi bir şeyi takip etmek özgürlükten vazgeçmek anlamına gelir. "Seçim yaparken asıl konu doğru olanı seçmek değil, seçimin yapıldığı enerji, kararlılık ve pathos'tur."
Portredeki Marcel Proust görüntüsüne baktığımızda şu özellikler dikkati çekiyor: Proust ayakta duruyor (zaten elimizdeki bilgilere göre ressam da önce ayakta bir boy portresi çizmiş, sonradan ayakların ve ellerin göründüğü bölümü yırtıp atmış), sanki uzun süre poz vermekten yorgun düşmüş. Üzerinde bir suare giysisi var. Kostüm ile fonun koyuluğu,
Sayfa 31
Resim