Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
DÖRT HAK MEZHEPTEN BİRİNE UYMALIYIZ
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in amelde dört büyük (Hanefî, Malikî, Şâfiî ve Hanbelî) mezhebi, Müslümanlar hakkında bir ilâhî rahmettir. Bunlar edille-i erbaadan (Kitap(Kuran'ı Kerim), Sünnet(Hadisi Şerif), İcmâ ve Kıyâs-ı Fukahâ’dan) dînî hükümleri çıkarmış, Müslümanlara takip edecekleri yolu açıkça göstermişlerdir. Bu mezheplerden birine uyan
Reklam
Sadık dost mu istiyorsun SADIKLARDAN OL...
Konuşmalara, yazılara baktığımızda herkes yanlış bir doğru kendisi var. Kendisi sadık ama sadık arkadaş bulamıyor. Vefalı ama vefalı dost bulamıyor. Doğru birisi ama hep etrafında yamuk insanlar var. . . İnsan içinde ne beslerse ne büyütürse onun kokusu ve frekansı yayılır. Kendisi ne ise öylelerini cezb eder etrafına. Kimse hayıflanmasın. Ne isen etrafında odur. Öyle ise bir daha süzgeçten geçirmemiz lazım kendimizi, bir daha bir daha....
Kendini yeniden sevmek veya sevmeyi öğrenmek- Alice in the Cities 1974- Şans ver!
Bugün uzun zamandır yapmadığım "şans ver" başlıklı yazılarıma bir yenisini daha ekleyeceğim. 1974 Yapımı siyah beyaz ve Alman sineması eseri olan Alice in the Cities (Alice in den Städten) filmini izledim ve film beni gerçekten çok etkiledi. Filmin içeriğini çok kaba hatlar ile anlatacağım ve daha sonra neden etkilendiğimi aktarmaya
Herkes uğraşır durur doğru insanı bulayım diye. Ama kimse bakmaz aynaya doğru insan mıyım diye...🌿
Peki Ya Sürekli “GÖRÜNÜR” Olsaydınız? –
Gyges’in Yüzüğü, Sosyal Medya ve Ahlak Felsefesi Sosyal medya ve artık her adımda bulunan kameralar ile birlikte sanki Gyges’in Yüzüğünün bir versiyonunu takıyoruz gibi. Ama bu sefer bu yüzük bizi herkese görünür kılıyor. Saklanma ihtimalimiz yok. Gelip geçenin göz attığı bir vitrindeymişiz gibi. Yani. Artık bilmeyen yoktur. Dijital çağda sürekli
Reklam
Nasipsizlikten sana sığınırım Allah'ım.
İMAN لا İLE BAŞLAR TAĞUT NEDİR? ALLAH SEVGİSİ ile TAĞUT SEVGİSİ ASLA BİR ARADA BULUNMAZ. “(Ey Peygamber!) Sana indirilen ve senden önce indirilmiş olan Kitaplara inandıklarını iddia eden şu ikiyüzlülerin hâllerine bir baksana; (hem Müslüman olduklarını söylüyorlar, hem de Kur’an’ın hükmünü terk edip) tağut’un, (yani Allah’ın hükümlerini hiçe
Okursanız bir kitabı Sahibini sorarsınız. Gördünüz mü hoş bir yapı Yapan kimse ararsınız. Sahipsiz mı yerler, gökler? Düşününce insan anlar Her şey bize ispat eder Büyük, kadir bir Allah var. Hepimizi yaratanı Sorup bilmek vazifedir. Vazifedir, fakat onu Bize işte din öğretir. Doğruluğun, iyiliğin Yolu onunla bulunur. Bunu iyi bilin ki din Vicdanların kanunudur. Allah bize bir peygamber, Bir de Kur'an'ı göndermiş Onun ile bize söyler, Doğru nasıl olur bu iş. alıntı
yaşar kemal'in tasviriyle: "akşamüstleri tünelden taksime doğru sol kaldırımdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, ama müthiş kederli -yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır-, pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. bu adamın, bu beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. bu neden böyledir? orasını kimse de bilmez… bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur. bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık… bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. bir de bu adama, kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. bu adam hikayeci sait faiktir."
Larsa kenti kralı olan Sin-Iddinam'a ait bir tablette de Gutiler hakkında bilgiler yer almaktadır. neleri yıkacak? (Tanrı Enlil) Guti dağlarına doğru baktı; Uçsuz bucaksız dağlara baktı. İnsan sınıfından sayılmayan, topraktan pay almayan, engel tanımaz Guti, güdüleri insana, akılları köpeğe, vücutları maymuna benzer (katılmıyorum, Tanrı Enlil terbiyesizlik yapmış Atalarıma😊) onları dağlardan çıkardı, Çekirge sürüleri gibi yayıldılar topraklara, kollarıyla ovalan kaplarlar, onun (Enlil) adına hayvan avlarlar. adeta, hiçbir şey kurtulamaz kollarından, hiç kimse kaçamaz kollarından. Elçiler de.Elçiler artık dağ yollarında gözükmez, ulakların gemisi ırmaklardan geçemez ve Akadlılar'ı da böyle perişan ettiler!. Sevgili (Enlil'in tapınağı) Ekur'u yıkıldığı için, Enlil Akadlılar'dan böylece intikam alır. MÖ 22.yy / Mezopotamya Tarihi
Reklam
Ahlak
DİJİTAL DÜNYADA AHLAK Dijitalleşmeyle birlikte geleneksel etkileşim biçimlerinden hızlı bir kopuş yaşanmaktadır. Bu savrulma, her alanda kendisini hissettiren küresel bir ahlak krizine, etik ve ahlaki tartışmalara sebep olmaktadır. Örneğin, günümüzde bilgiye erişimin kolay fakat doğru bilgiye erişimin zor olması, bilgi ahlakına ne denli muhtaç olduğumuzu göstermektedir. Dijital çağın en büyük açmazı, gerçek dünya ile sanal dünya ayrımının farazi bir ayrım olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesidir. Meseleye farklı iki dünya varmış gibi yaklaşılmakta bu durum ise insanları, gerçek dünyada yapılmasından hayâ edip çekindikleri birçok davranışı sanal mecralarda yapabilecekleri yanılgısına düşürmektedir. Dijital ortamda bulunmanın açıklarından faydalanan insan, sözde görünmezliğin cazibesine kapılarak hakikatten ve güzel ahlaktan uzaklaşabilmektedir. Oysa insan, gerçek dünyada da sanal mecralarda da ahlakıyla insandır. Ahlak, hiç kimse bilmese ve görmese bile doğru ve güzel olanı yapmayı gerektirir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
ACABA BUGÜN O GÜN MÜ?
👉Allah Resûlü (s.a.v.) bir gün ashabına geleceğe ilişkin bir şeylerden bahsediyordu. Sözünün bir yerinde “bu söylediğim, [dine ilişkin] ilmin ortadan kalkmasından sonra olacak” dedi. Sohbeti dinleyen Ziyad bin Lebîd isimli sahabî şaşkınlıkla peygamberimize sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! İlim nasıl ortadan kalkabilir ki? Biz Kur’an’ı okuyoruz,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.