Küçük bir anı meselesi...
Geçenlerde küçükken yapmaktan çok hoşlandığım ,hafiftende unutmaya yüz tutup pembeleşmiş alışkanlığımin rüzgarıyla babamin peşine takılıp kendimi çocukluğumun ikliminde bilmediğim bir maceranın peşine attım. Babam yılların üzerine bir ayrıcalık bir prestij gibi yerleştirdiği köy yaşamının verdiği kadim bilgelikle günümüz
Türk-Yunan nüfus mübadelesi 30 Ocak 1923’te yürürlüğe konan ve sonrasında Lozan Antlaşmasıyla pekiştirilen bir hadise. Dünya tarihinin en büyük anlaşmalı nüfus hareketi aslında. Çünkü bu mübadele ile birlikte yaklaşık 1.200.000 Anadolulu Ortodoks Yunanistan’a, 500.000 kadar Müslüman ise Türkiye’ye göç ettiriliyor. Bu göç beraberinde pek çok
Kitap su gibi okuttu bitti.
Bittikten sonra; acaba öyle bir dünyada ne yapardım düşüncesi hala devam ediyor...
Ne kadar Çığlık atarsan at kimse seni duymuyor bir şeylerin farkında olman, farkında olmayanların içerisinde ne kadar işe yarar, kendini tanrı zanneden ...... Neyse spoiler vermeden de zor
En iyisi okumanız, sağlam ve iyi...
Tamamen çok
"Babalarla uğraşmak hep kolay değildir, hele kendileri de babalarından sevgi görmemişlerse... "
Kitap, kendinde yazan bu alıntının üstüne inşa edilmiş bir yapı gibi. Babasıyla olan eksik iletişiminin ve sevgi eksikliğinin yol açtığı bazı huzursuz hayatlar, dışlanmış, hor görülmüş, aşağılanmış bir insan ve bir türlü rayına oturmayan
#okudumbitti️ #kitapyorum
#sıcakkış ️ 272 Sayfa
.
"Kutsal bir değer olan bilginin insanın yüzüne yansıyan özel bir ışığı, cehaletin ise yine yüze vuran garip bir karanlığı vardır. Kişi nasıl giyinmiş olursa olsun, yüzünde bilginin aydınlığı veya cehaletin ürkütücü karanlığı rahatlıkla okunabilir..."
.
Herkese