Abdülhamid; (Volter)in Resuiler Resulüne ait piyesinin Fransa'da sahneye konulacağı haberi üzerine elçisini memur edip, bunun harp sebebi olacağını ve mutlaka temsile mâni olmalarını isteyen ve istediğini kabul ettiren sultan.. Abdülhamid; masonluğun küfür olduğuna dair fetva çıkartmak cesaretini gösteren hâkan... Abdülhamid; biraz sonra da ne mal olduğunu göreceğiniz Cemaleddin Efgani'ye asla yüz vermeyip onu sınır dışı eden halife Abdülhamid; bütün Düyun-u Umumiyyes borçlarını ödeme karşılığında kendilerine Filistinde küçük bir çiftlik çapında toprak isteyen Yahudilere kapılan kapayan devlet reisi... Abdülhamid, ecnebi mektepleri ve sözde TürkleştirilmişSesleriyle her türlü misyonerlik faaliyetine goz açtırmayan tacider Abdülhamid, Hazret-i Ömer'in «Dicle boyunda bir oğlak kaybolsa hesabı benden sorulurs hikmetini fiilen yaşayan ve seccadesinin başında sabah namazını beklerken hasta bir menurun evine gönderdiği doktoru gözetleyen takva timsali hünkar Abdülhamid'in 33 yıllık ince ve çevik idaresi, sapık kol- lan elden geldiği kadar tıkamak ve Islâmî tuğrasımı emperya- lizma canavarları ve din düşmanlarına karşı korumaktan ile riye geçemedi. Ondan sonra Yahudilik ve ardında Bati emperyalizması, tahttan indirildiğini bildirmeye bir Yahudiyi (Karasu) memur ederek bu gerçek İslâm kahramanını tasfiye etmeyi bildi. Gerisi birkaç kelimelik: Çöküş ve arkasından «kurtuluş yaftası altında Batış... Eğer Abdülhamid, adaletini tatbik ettiği Hazret-i Ömer'in celidetine de malik olsaydı -ki tek kusuru budur- bugün Türkiye'nin manzarasi bambaşka olur ve Doğru Yolun Sapık Kollari belki de uzun müddet trafiğe kapalı kalırdı
(bkz.)Doğru yolun sapık kolları
Dikkat ediliyorsa, günümüzde laik rejim davulcusu bir takım sapıkların "dinde reform" hainliğine yeltenirken "kaynaktan yapmalıyız" tekerlemesi ile gûya Kur'ân'ı ölçü almaları, aslında dini tahrip niyetleri ve bunun için de sahâbînin mânâsı ve hadis müessesesini reddetme hainlikleri, hattâ ısrarla "kaderi red" bahsine dair döktükleri ahmakça inciler, söz konusu sapık kolun ve daha nice sapık yolun harmanı olduklarını gösteriyor..
Reklam
Ne Ebubekir dünyayı istedi, ne de dünya onu… Dünya Ömer’e yöneldi ama, Ömer onu kovdu. Osman’a dünyadan bir parçacık bulaştı. Bizse büsbütün dünyaya bulaştık.
Sokrates’in Yunan mahkemesinde dediği gibi: "Şimdi ben ölmeye gidiyorum; sizse yaşamak sandığınız hayata… Ama hangimiz gerçek hayata gidiyor, bunu ancak Allah bilir."
Sahabi diyor ki: - O'nu dinlerken öyle olurdu ki, âdeta başımızın üstünde kirpiğimizi kımıldatsak uçup gidecek, ışıktan bir kuş varmış gibi mıhlanır kalırdık.
Sahabilerin hepsi müctehid. Fakat, uzaklaşan, gölgelenen ve sislere burünen bir hakikati heceleme, sökmeye çalışma, 《zan ve tahmin》 etme mânasına değil, ölçüleri bilme, ruhuna sindirmiş bulunma, her işe tatbik gücüne ermiş olma mânasına...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.