Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlginç Bir Soru...!!! Japonya’da saygın bir firma yönetimi, işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya uygun cevabı veren kişiyi de işe almışlar. Sorunun ilginçliği bu sorunun doğru ya da yanlış cevabının olmaması… Yağmur bulutları apaçık çok şiddetli bir fırtınanın gelmekte olduğunu söylüyor.Karanlık yağmurlu bir gece, şimşekler çakıyor,
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
İnsan doğabilmek mi, insan kalabilmek mi? Oysa insan sayılabilmek için insan doğabilmek yetmez ki. İnsan olabilmek merhameti, vefayı, adaleti içinde barındırabilmekle mümkün. Kime sorsan herkes adil, herkes merhametli, herkes vefalı, herkes insan. Ta ki gerçekten adaletini, vefasını, merhametini göstereceği bir olay vuku bulana kadar. Sonra?
Eşimizi Neye Göre Seçeriz? Tesadüf gibi görünen eş seçimleri gerçekte tesadüf müdür? Eş seçimi aslında tahmin edilenden daha karışık bir süreçtir. Aşık olma süreci tamamen tesadüfler üzerine kurulu gibi görünse de gerçekte olan aslında beynimizin alt katmanları yani en temel beden fonksiyonlarını yerine getiren kısmı, eşimizi ebeveynlerimizle
LÜTFEN OKUYUN! Hiç tanımadığınız biri size Facebook üzerinden arkadaşlık isteği gönderiyor. Bu kişiyi tanımıyorsunuz ancak hoş bir profil resmi olduğu için arkadaşlık isteğini kabul ediyorsunuz. Kızınızın okuldaki ilk günü. Kızınız yeni elbisesi içinde o kadar sevimli görünüyor ki arkadaşlarınız ve akrabalarınız da onun bu sevimli halini görsün
Hızlı adımlarla benden önce vapura biniyor orta boylu biri. Alper Sapan’ın boyu uzun muydu acaba? Yan tarafımdaki genç adam dikkatle denizi izliyor. Okan Pirinç en son ne zaman vapura binmişti? Bir kadının elinde çay bardağı var. Ferdane Kılıç kahve içmeyi sever miydi? Füniküler beklerken gözlüklü biri bana doğru yürüyor. Veysel Özdemir’in
Reklam
“Aşktan pek anlamam ben. Ruhsuzum genel itibariyle. Ruhun olmadığı yerde aşk ne arasın.. tabi. anlamam ama birini sevdiğim zaman “fedakarlık” kelimesinin karşılığı değişir bende. Sevdiğim kişi söz konusu olunca. Kilometrelerce yol gitmek artık fedakarlık olmaz. Zorunluluk olur. Canı sıkılmasın diye kendi hayatımdaki problemleri yok farz etmek fedakarlık olmaz. Yapılması gereken olur. Yaş farkını, kültür farkını, değerler farkını hiçe saymak, prensiplerimi bir kenara atmak da fedakarlık olmaz. Normal olur. Bir anda olur. basit olur. O yüzden ben; “O benim ayağıma kaç kere geldi ki şekerim, ben gideyim sürekli? Bu işler karşılıklı yani bi yerde. O gelsin bi kere de bakalım” diyeni anlamam. “Hep o anlatıyor. Hep onun hayatı. Onun hastalığı. Onun annesi, onun sınavı. Yoruldum artık” diyeni de anlamam. “İyi de senden küçük?” diyeni de anlamam. “Müslüman değilse bitmiştir benim için.Neticede bir yuva kurulacak” diyeni de.. hiç.. hiç anlamam. Ben, hamburger yerken ağzının kenarına mayonez bulaştı diye, çayı içerken höpürdetiyor diye, uyurken horluyor diye bir adamdan soğuyamam. Hayalimde bir “fiziki ideal erkek haritası” yoktur. Severim, ondan sonra dışını şekillendiririm. Sevgilimi bana uyduramam. Beyaz atlı prense çeviremem. Ben sevdiğim zaman, benliğimi sorgulayamam. Sevgilisi olmasına rağmen severim, kendisinin bana olan nefretine rağmen severim. Aradan geçen zamana rağmen severim. Bana rağmen severim. Kural koyamam. Aşktan pek anlamam. Doğrudur. Tanımlayamam da doğru düzgün. Ama sizden daha çok anladığım kesin.”
"1924 doğumlu Muzaffer Hacıhasanoğlu'nu 1985 yılında yitirdik. Ölümünden sonra uzun süre roman ve öykülerinin yeni basımları yapılmadı. Bugün Muzaffer Hacıhasanoğlu'nun adını kaç kişi bilir. Edebiyatımıza önemli katkıları olmuş, değeri bilinmemiş yazarlardan biridir. (...) 1948 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitiren
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.