İlginç Bir Soru...!!! Japonya’da saygın bir firma yönetimi, işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya uygun cevabı veren kişiyi de işe almışlar. Sorunun ilginçliği bu sorunun doğru ya da yanlış cevabının olmaması… Yağmur bulutları apaçık çok şiddetli bir fırtınanın gelmekte olduğunu söylüyor.Karanlık yağmurlu bir gece, şimşekler çakıyor,
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
Herkes yalnız doğar ve yalnız ölür ama kimsenin yalnız yaşamaya cesareti yoktur. Oysa en zor ve en büyük işler hep yalnız başarılmıştır. Öyleyse cesur ol! "Ben tek başıma ne yapabilirim ki?" deme ve bil ki dünyayı her zaman ve hep bir kişi değiştirmiştir. Mesela parayı Lidyalılar buldu, bu doğru ama asla yüz bin Lidyalı bir araya gelip koro halinde bulmadı parayı, öyle değil mi?
İnsan doğabilmek mi, insan kalabilmek mi? Oysa insan sayılabilmek için insan doğabilmek yetmez ki. İnsan olabilmek merhameti, vefayı, adaleti içinde barındırabilmekle mümkün. Kime sorsan herkes adil, herkes merhametli, herkes vefalı, herkes insan. Ta ki gerçekten adaletini, vefasını, merhametini göstereceği bir olay vuku bulana kadar. Sonra?
2013 Eylül Düğün yemeği muhteşem geçiyor. Cinayet masasından Başkomiser Aylin Türkoğlu ve tüm ekibi; sonbaharın son ılık akşamlarından biri olan bugün, adli tıptan Doktor Zeynep ve narkotik ekibinin yardımcı komiseri İsmail’in düğün kokteylinde bir aradalar. İstanbul’un muhteşem boğaz manzarasına karşı verilen davette, tüm ekip günün yorgunluğunu atmaya çalışıyor. Yüzlerdeki tebessüm yoğun. Herkes genç çiftin ne kadar uyumlu olduğundan bahsediyor, mutluluklarına şahitlik ediyor. Aylin, yardımcısı Sinan’ın alkol almasına sitem ederek yavaşlaması konusunda onu uyarıyor. “Biraz yavaş… Şişede durduğu gibi durmuyor. Seni yarın alkol komasında ziyaret etmek istemiyorum! Ayrıca Pelin’in hamile olduğunu unutuyorsun, o burada yok diye benim de olmadığımı varsayma.” Sinan muzip muzip gülerek, “Bir şey olmaz, daha ikinci kadehteyim. Hem ne kadar uzun zaman oldu böyle güzel bir olaya tanıklık etmeyeli... Pelin için endişelenme, acil bir durum olursa arayacağı kişi sensin zaten.” Aylin, yardımcısına sözde hak vermese de doğru söylediğini biliyordu. Aylin’in içi ürperdi bir an. Sanki hava akımı eskilere gerilemişti.
(Söz konusu olan kişi, kaza eseri ölümsüz olmuş bir kimse.) Başlangıçta her şey eğlenceli idi. Tehlikeli yaşayarak, riskler alarak, yüksek kazançlı uzun dönem yatırımlardan büyük kârlar elde ederek ve en önemlisi de herkesten daha uzun yaşayarak gününü gün ediyordu. Ama sonunda, Pazar öğleden sonraları, saat 2.55’den itibaren, o gün yapılabilecek gerekli tüm banyoların yapıldığını, gazetelerdeki herhangi bir paragrafa ne kadar uzun bakarsan bak okuyamayacağını ya da sütunlardan birinde önerilen devrim yaratacak yeni ağaç budama tekniğini hiçbir zaman kullanmayacağını, saatin akreple yelkovanının durup dinlenmeksizin dörde doğru ilerlediğini ve az sonra ruhun o uzun karanlık çay saatinin başlayacağını fark ettikten sonra, üzerine çöken o korkunç huzursuzluk hissiyle başa çıkamaz olmuştu.
Sayfa 382 - 3. Kitap: Yaşam, Evren ve Her şey
Reklam
Eşimizi Neye Göre Seçeriz? Tesadüf gibi görünen eş seçimleri gerçekte tesadüf müdür? Eş seçimi aslında tahmin edilenden daha karışık bir süreçtir. Aşık olma süreci tamamen tesadüfler üzerine kurulu gibi görünse de gerçekte olan aslında beynimizin alt katmanları yani en temel beden fonksiyonlarını yerine getiren kısmı, eşimizi ebeveynlerimizle
LÜTFEN OKUYUN! Hiç tanımadığınız biri size Facebook üzerinden arkadaşlık isteği gönderiyor. Bu kişiyi tanımıyorsunuz ancak hoş bir profil resmi olduğu için arkadaşlık isteğini kabul ediyorsunuz. Kızınızın okuldaki ilk günü. Kızınız yeni elbisesi içinde o kadar sevimli görünüyor ki arkadaşlarınız ve akrabalarınız da onun bu sevimli halini görsün
156 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bu kadar az bilinmesine şaşırdığım, Saatleri Ayarlama Enstitüsü veya Huzur kadar güzel olan roman. Dönem hakkında da çok fazla bilgi veriyor. Özellikle İsmail Molla ile Sabri Hoca arasında geçen konuşma Abdülhamid dönemi hakkında çokça fikir edinmeyi sağlıyor. bir de Ahmet Hamdi'nin romanlarında o kadar karakter içinden birinde mutlaka kendini görüyorsun. Ben çoğunlukla o baş karakter olmasına rağmen silik kişiliğiyle geride kalmış, neredeyse unutulacak olan insanda kendimi görüyorum. Mahur Beste'de de bu kişi Behçet Bey'di. romanın sonlarına doğru iyice unutulmuşken, yazarın Behçet'e yazdığı mektup sayesinde daima hatırlanacak bir karakter haline geldi. ''sizde garip bir mazhariyet var, Behçet bey; herkes gibi maddesiyle gezinen bir insan olduğunuz halde bir rüyaya benziyorsunuz. belki de hayatınızı doğru dürüst yaşamadığınız için bu tesiri yapıyorsunuz. o kadar ki, yaklaştığınız insanlara kendinize mahsus bir zamanı aşılıyorsunuz. bölünmezlerin bölünmezi, çekirdek halinde bir zaman..''
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20196,3bin okunma
Yaşamın yapısında umut ve inanca bağlı olan ve onların bir halkasını oluşturan bir öge daha vardır: cesaret, ya da Spinoza'nın adlandırmasıyla, direnme gücü. Belki de direnme gücü belirgin, daha açık bir anlatım, çünkü günümüzde cesaret daha çok yaşama yürekliliğini değil de ölme yürekliliğini göstermede kullanılıyor. Direnme gücü, umut ve
http://www.narteks.net/psikoloji/atil-hareketsiz-duran-yasam-olmeye-egilimlidir-erich-fromm.html
Reklam
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayatında hiçbir yetenek sahibi olmayan hatta doğru düzgün konuşmayı beceremeyen Czentovic adındaki genç adamın birden bire satrançla tanışması,bütünleşmesi, dünya şampiyonu olması, satrançın onun tamamen hayatı olması bunun üzerinden para kazanması ve egosunu yükselten bir kişi olarak hayatına devam etmesi diğer bir tarafta ise Hitler hakimiyetinin bulunduğu bir dünyada kilise ve manastıra ait mali bilgilere sahip avukatlık bürosunu işleten Dr.B. Bilgilerin gün yüzüne çıkarılması için ona uygulanan ceza sistemi. Dr.B. bir odaya kilitlenir ve insanlarla iletişimi kesilir ve kendisine zaman geçirebilecek ne bir kalem ne bir kitap verilir. Onu hiçlikle baş başa bırakıp böylece zamanla bilgileri verilmesi istenmektedir. Bazı günler sorgu odasına gidilir bir kaç soru sorularak bilgi alınmaya çalışılır. Başta ağzı sıkı olsa da zamanla hiçlik üstüne gelmeye başlamaktadır. Gün geçtikçe kendini yıpratmaya başlar düşünceler kendisini içten içe yer ve teslim olmaya karar verir bu feryadını kapıda ki gardiyan duymaz veya duymamazlıktan gelir. Bir gün sorgulanmayı beklerken bir şey olur. Sorguyu beklerken dolapta bulunan paltonun cebinde bulunan kitap gözüne çarpar ve bu kitabı elde eder. Kitap bir satranç kitabıdır. İçerisinde 150 satranç turnuvası bulunmaktadır. Başta harfleri pek anlamasa da zamanla satrancı çözer ve kendi deyimiyle satranç zehirlenmesi yaşar. Kendi kendine karşı rakip olur ve zihninde siyah ben ve beyaz ben arasında mücadeleye başlar. Bu iki kişinin hayatınlarının bir vapurda kesişmesi üzerine yazılan bir öyküdür. Güzel bir öykü olmasına karşın hemen bitmesi üzücü :(
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,1bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.