Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
İngilizlerin teşvikine rağmen Hindistan'ın Müslümanları geleceklerinin Hindulardan ayrı düşünülemeyeceğinin farkındalardı. 1918 gibi geç bir tarihte 'Hindistan sorunu' üzerine yazdığı bir kitapta, Ağa Han'ın Hindistan için 'Batı, Uzak Doğu, Brahman ve Müslüman' medeniyetlerinden mürekkeptir demesi ve Hindular ile Müslümanlar arasında mutabakata varılarak ulaşılacak olan 'Hindistan vatanseverliğinden' bahsetmesi önemlidir. İslam'dan dünyanın her yerindeki müminleri ahlak üzerinden birleştiren bir toplumsal, kültürel ve manevi güç olarak bahsedip siyasi bir hareket olan 'Panislamizm' fikrine soğuk bakmıştır: "Din modern dünyada hiç olmadığı kadar manevi bir güce dönüşüp hiç olmadığı kadar dünyevi bir güç olmaktan uzaklaşmıştır. Milli ve maddi meseleler artık dini bağları gölgede bırakmaktadır." Diğer tahsilli Hindistan Müslümanlarının çoğu benzer bir kanaattelerdi. Kaldı ki bu fikirler 40 sene önce Seyyid Mahmud Han tarafından da dile getirilmişti.