" Aslında bakılacak olursa, sorumluluk terimiyle yaşanmadığı sürece, özgürlük yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İşte bu nedenle Doğu Yakası'ndaki Özgürlük Anıtı'na , Batı Yakası'ndaki Sorumluluk Anıtı'nın eklenmesini öneriyorum. "
Kitabın çok şık bir dili var. Belki de Doğu felsefesinin nahifliğinin, sadeliğinin getirisidir bu, akıp gidiyor.
Farklı kültürlerle tanıştıran bir kitap, Hint kültürü ve Budizm inanışına ait birçok şey öğreniyorsunuz. Bu yanıyla öğreticiliği ikiye katlanıyor.
Öncelikle üç yüce edimi tanıyoruz: oruç tutmak, yürümek ve düşünmek. Oruç tutma konusu
YouTube kitap kanalımda Uçurum İnsanları kitabını önerdim: ytbe.one/tPAQoHh_su4
"Açın milyon katı toklar
Yani isteseler rahat rahat doyururlar" Indigo
Hadi biraz şehircilik oynayalım. https://1000kitap.com/Nordavind hediye etti bu kitabı, ben de onunla birlikte uçurumdayım artık.
Bugün ben Milano'nun alışveriş caddesi Via
bir yazar diyordu ki" televizyonlu odadan televizyonsuz odaya geçmek Hicrettir"
Bu alet kapitalizmin kendi hükmünü yüretmesi için icat ettiği aletlerden biri. bir iletişim aleti gibi gözüküyor Evet bu doğru ama yüzde 10 bir eğlence aleti bir yazarın ifade ettiği ile öldüren eğlence"
İcat mucidi anlatır, anlatmaz mı? anlatır.
Jack London'un bizzat kendi gözlemleri ile yazmış olduğu kitabı Uçurum İnsanları birçok gerçeği gözler önüne seriyor. 1900'lü yılların Londra'sını "uçuruma inerek" anlatan London yine ustalığını sergiliyor. Gerek yazılış amacıyla, gerekse de korkusuz kalemiyle. Öncelikle nedir bu Uçurum İnsanları, diyerek başlayalım.
Uçurum İnsanları,
'Uçurum İnsanları' Jack London'ın büyük bir yazar oluşunun kanıtı. Sadece hissederek değil yaşayarak yazdığı bir eser.
1902 yılında dönemin altın çağını yaşayan Londra'nın, Doğu yakası diye adlandırılan semtinde aç, evsiz, yoksul ve işçi sınıfının arasına onlardan biri gibi karışan yazar, deneyimlerini ve gördüklerini kaleme almış ve kitap 1903 yılında basılmıştır.
Kitapta yazar tek göz odalarda yaşam mücadelesi veren aileler, sokaklarda yaşamaya çalışan ve gece uyumanın yasak olduğu parklarda banklarda sabahlayan evsizler, iş bulacak kadar şanslı olup da ailesine bakmaya çalışan insanların hayatları mücadeleleri anlatıyor. London bu insanların hayatlarını irdeliyor, mahkemelere giderek davaları inceliyor, gazetelerden araştırma yaparak yaşanan insanlık ayıbını, yüksek kesimin ve yerel gazetelerin yokmuş gibi gösterdiği sorunları gözler önüne seriyor.
Jack London'ın 26 yaşında yazdığı bu kitapta beni ağlatan bölümlerden birini paylaşmak istiyorum:
"Size son anlatacağım bu savaşa umutsuzca katılan on yedi yaşındaki Harriet olacak Harriet A. Walker. Bir emaye fabrikasında çalışırken hastalanmış, babası ve kardeşi aç olduğundan hastalığını saklamış ve her gün altı kilometre yürüyerek işine gidip gelmiştir. Ölümüyse on yedi yaşını bitirmeden olmuştur."
1953'te elli bin kadar Doğu Berlinli işçi ayaklandı. Diğer yandan çoğunluğunu teknisyen, doktor ve öğretmenlerin oluşturduğu nitelikli bir grup fırsatını buldukça Batı Almanya'ya kaçıyordu. Bu gelişmeler üzerine 1961'de Berlin Duvarı örülmeye başlandı. İnşası bittikten sonra gözcülere duvara beş adımdan fazla yaklaşanlara ateş açma emri verildi. 24 Ağustos 1961'de Batı'ya kaçmaya çalışan Günter Litfin duvarın vurularak öldürülen ilk kurbanı oldu. Berlin Duvarı 1 Ocak 1991'de yıkıldı. Böylece şehrin iki yakası yeniden birleşti.
Pasifik'in batı yakası,Yerküre'nin kendi ekseni etrafındaki dönüşünün yarattığı merkezkaç kuvvetin bir sonucu olarak, yaklaşık yarım metre daha yüksektir. Keza, dünyanın, doğu yönündeki dönüşü de suyu okyanusun batı sınırlarına yığar.
Bunu öyle neşeli ve soğukkanlı bir şekilde söyledi ki , o an da çıplak vücudumu ve parçalanmış kadavramı soğuk suların aralıksız damladığı bir zeminde ve onu da üzerime eğilmiş, üzgün ve sabırlı bir halde cesedimi , Doğu Yakası ' nı görmek isteyen deli Amerika olarak teşhis ederken gördüm.
Kimi bir parça ekmek için hayatını,
Kimi bir parça altın için ruhunu satar.
Kimileri nehir yatağını,
Kimileri ise düşkünler evinin çöpünü arar.
Böyledir onurlu memleketin yaşamı,
Para her zaman istediğini yapar.
İnsan eti ucuzdur,
İnsan ruhu ise çok daha ucuz...