İçimizdeki en aklıselim insan olan annem,
"İyi de dedi, defin işleri var. İmamı çağırmak lazım. Sala verdirelim. Biraz da ağlamaklı gözükün canım. Bu ne el âleme karşı. Millet bilmez bu Vecdi'den ne çektiğimizi, cenazeleri var ama bir zil takıp oynamadıkları kaldı, derler. Hadi Refiye, hadi bacım, ağlayın siz biraz'' diye zorlu görevi attı Refiye
Teyzemle çocuklarına. Başta zorlansa da, çektiklerini anlatmaya başladı, Almanya'da olanları falan. Baktık iyi gidiyor, biz de gaza getirdik, iyice coștu. "Bunun yüzünden gün yüzü görmedim, evlenemedim, kurudum kaldım baba evinde" diye Vesile Teyzem de topa girdi, Baktık, sanki ölen bunun kocası,
tabutun önünde ağlıyor. Anneannem tarlaya ağladı, dedem hapse girdiğine, Sedatla Vecihe babasızlğına; ben bile tutamadım kendimi. Zaten sevgilimden yeni ayrılmışım, acım taze, Vecdi bahanem oldu.
İmam geldiğinde hepimizi çeşitli köşelerde ağlarken buldu. "Başınız sağ olsun" dedi, "Sağ ol dedik, dostlar sağ olsun." " Allah sizlere uzun ömür versin" dedi, "Amin" dedik. Bütün aile hep birlikte ağlayınca salaya gerek kalmadı, sesimiz göğü tuttu. Konu komşu akın akın gelmeye başladı. İçlerinden biri Doktor çağıralım, birer sakinleştirici
yapsınlar, perişan halde insanelcıklar? dedi. Eminim hepimiz içimizden "Yok devenin nalı" dedik. Babam "Atsınlar acılarını, yașasınlar. İçlerine atarlarsa daha fena, sonra çıkacağına şimdi çıksın" diye geri çevirdi doktor teklifini.