Magda Szabó yine yapmış yapacağını, görünenin ardında insanın içine oturan şeylerin saklı olduğu bir kitap olmuş bu da. Bu da diyorum çünkü daha önce okuduğum Kapı kitabı beni çok etkilemişti. İkisini bu konuda ayırt edemiyorum.
Çok sevdiği eşini kaybeden Etelka’nın yalnız kalmasını istemeyen kızı Iza onu kendi evine alır. Yaptıklarına baktığımızda oldukça özverili ve sağduyulu bir evlattır Iza. Etelka’ya eski damadı Antal da yanında yaşamayı teklif edecek kadar düşkündür. İkisi de doktor olan Iza ve Antal boşanmalarına rağmen Iza’nın babasının hastalığı yüzünden iletişimleri kopmamış ve ikisi de başka kişilerle hayatlarına devam ediyorlar. Antal’ın beraber olduğu hemşire Lidia Iza’ya hayran. Aslında dışardan bakınca kusursuz bir evlat görünümünün yanında ulaşılmaz bir insan profili de çiziyor Iza. Fakat gelin görün ki annesi Iza’nın yanına taşınınca bu kusursuz tablonun boyaları dökülmeye, annesi de günden güne kalın bir kabuğun içine çekilmeye başlar. Peki neden? E onu da okuyarak görmedikten sonra ne anlamı kalır?
Yaşlanma, yalnızlık, kendini faydasız hissetme, başkasına yük olma gibi konularda çok şey düşündürüyor. Bazen sırf bunlar yüzünden gelen vakitlice göçüp gitme isteğimi pekiştirdi hatta. İçten gelmeden zoraki, görev olarak yerine getirilen hiçbir şeyden hayır gelmeyeceğini de çok güzel anlatmış. Iza’ya hayran olan Lidia’nın hayranlığının buharlaşması, Antal’ın boşanma sebebi bize Iza’nın özelliklerini tanıtsa da onu bu hale ne getirmiş onu da bilmek isterdim. Benim için kitabın tek eksiği buydu. Onun dışında bende gerçekten ince bir sızı bırakan kitap oldu.Ah Etelka ah…
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,409 okunma
Okurken kendinizi bahsedilen balonda Doktor, Dick ve Joe ile birlikte bulacağınız, bu heyecanı iliklerinize kadar ordaymışçasına yaşayacağınız bir macera romanı. Korkmayın, Verne'ün sıklıkla kullandığı ve okuyucuyu boğan yoğun betimlemelerinden bu kitapta pek fazla yok. O yüzden maceraseverlere tavsiye edilir.
Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirim. Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duymayacağı kadar. Ben dünyayı dinleyen 65 kiloluk bir stetoskop oldum....
Magda Szabo'dan okuduğum ilk kitap. Son da olmayacak bu gidişle. Yazarın kalemini, olayları anlatış şeklini, kişilik analizini, duygu geçişlerini çok sevdim.
Gelelim kitabın konusuna. Bir anne ve kızının aynı çatı altında yaşadıkları kuşak çatışmasını anlatıyor.
30 yaşındaki Iza bir doktordur ve kendisi gibi doktor olan eşinden boşandıktan
belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim. ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar. ben dünyayı dinleyen yetmiş beş kiloluk bir stetoskop oldum.
Bilge bir doktor, en iyi ilacın ilgi ve sevgi olduğunu söylemiş. "Ya işe yaramazsa?" diye sormuşlar. Gülümsemiş ve şöyle yanıt vermiş. "O zaman dozu artırın."
Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim. Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar. Ben dünyayı dinleyen yetmiş beş kiloluk bir stetoskop oldum...
Selamlar
Magda Szabo Iza’nın Şarkısı
Iza, babası öldükten sonra Budapeşte’nin kırsalından yalnız kalıp 49 yıllık eşini kaybeden annesini alıp şehre getirir. Doktor olan ve yoğun çalışan Iza, yeterince annesiyle ilgilenemez, gerçekten ihtiyacı olan şeyi anlayamaz. Anne ve kızı, kızının eski eşi arasında ki diyalogları okuruz kitapta..
Yazarın yazım dili abartısız, insanın taa içinden gelen bir dil.
Iza, zor ve duygusuz bir kadın. Ya da duygularını sebebini kendi bile bilmediği bir şeyden bastıran. Anne ise kızının gözünün içine bakar, eşini kaybetmenin verdiği yalnızlığın hüznünü yazar öyle bir aktarır ki.. sevgilimi kaybedersem böyle hissederim dedim hep okurken.. Annenin kızına karşı bir yanlışı, hatası olmadığı halde Iza travmalı bir çocuk gibi ailesine karşı soğuk ve mesafelidir. Bu durum okuyucuyu üzmektedir. Ancak yazar bu türdeki insanların neler hissederek öyle olduğunu kendince bir şeyleri hallettikleri düşüncesiyle özeleştiri yapmadıklarını bize doğru bir şekilde aktarmaktadır. Bir de Antal var ki ben sanırım kitapta en çok onu sevdim. Iza’nın eski eşi, Iza’nın anne ve babasını ondan daha çok seven, hürmet eden iyi yürekli bir doktor.. ona rağmen Iza’da sevecek ne buldu diyebilirsiniz okurken fakat gönül işte..
uzun lafın kısası Macar edebiyatından iyi bir kitap okudum ve tavsiye ederim.
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,409 okunma
Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim. Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar. Ben dünyayı dinleyen yetmiş beş kiloluk bir stetoskop oldum...
“Okulda sıranın üstüne kolunu koyup onun içine de kafasını gömen bendim.
Ders aralarında sınıftan çıkmadan sigarasını yakıp oturan yine bendim.
Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim.
Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar.
Ben dünyayı dinleyen yetmiş beş kiloluk bir stetoskop oldum...”
Tam da o devletin başkanı gibi şunu kendine rahatlıkla söyleyebilmeli bir doktor: Düşünme o suratı yanmış bebekleri. Ayağı kopan, bağırsağı parçalanan o bebekleri düşünme. Sen işine bak! Düşünme hiçbirini! Siktir et o bebekleri!
Belki bir doktor olup insanların nabzını dinleyebilirdim. Ama hayatın ve insanoğlunun kalp atışını duydum, hiçbir doktorun duyamayacağı kadar. Ben dünyayı dinleyen 75 kiloluk bir stetoskop oldum.
Bilge bir doktor en iyi ilacın ilgi ve sevgi olduğunu söylemiş . Ya işe yaramazsa? diye sormuşlar. Gülümsemiş ve şöyle yanıt vermiş:" O zaman dozu arttırın".