SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
Sevgilinin Ölümü
Onu deli gibi sevmiştim. İnsan niçin sever? Dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. Garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş
Deli ile deli olursun mu, yoksa deli ile birlikteysen seni de deli zannederler mi?
''Namuslular kıt kanaat geçinirken, namussuzların karnı tok sırtı pektir.(6)'' ''Ona göre hayat namuslular ve namussuzlar olarak ikiye ayrılıyordu.(6)'' ''Günümüz yargı süreçlerinde adli hatalar kolaylıkla yapılabilmektedir. Resmi görevleri ya da işleri itibariyle başkalarının acılarıyla ilgilenmek
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları-Modern Klasikler DizisiKitabı okudu
Bâyezid-i Bistami [kuddise sirruh] bir gün müridleri ile gezinti sırasında yolları bir akıl hastahanesine düşer. Ayaküstü doktorlarla sohbet ederken bir doktor hastalıklar, çareleri ve hangi hastalığa hangi ilacın iyi geleceği hakkında bilgi verir. Gönüller sultanı bu bilgilerden sonra doktora şöyle bir soru sorar: "Siz bütün hastalıkların ilaçlarını saydınız, peki günah hastalığının ilacı nedir?" Kısa bir sessizlikten sonra, orada bulunan akıl hastalarından biri edep ile müsaade isteyerek söze girer: "Erenler müsaade ederse bu ilacı ben söyleyeyim mi?" Bayezid-i Bistami bu samimi teklif karşısında müsaade eder. Doktorlar da can kulağı ile hastayı dinlemektedirler. "Günah hastalığının ilacı şudur ki, tövbe kökünü, istiğfar yaprağı ile karıştırıp, gönül havanına koyduktan sonra, tevhid tokmağı ile döveceksin. İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip, aşk ateşinde pişireceksin. Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin." Bu güzel ilacı öğrenen Bayezid hazretleri, "Hey gidi dünya hey! Demek, seni de deli diye buraya getirmişler" deyip oradan ayrıldı.
"Sonra doktorlar bize Musa, Muhaımmed, Isa, Luther, Bünyan ve diğerlerinin yanında Frans Hals, Rembrandt ve Delacroix'nın, hatta annemiz gibi sevgili eski kafalı yaşlı kadınların da deli olduğunu söylerler. Ah, bu ciddi bir meseledir, insan bu doktorlara şunu sorabilir: Peki o zaman akıllı insanlar nerede? Hep haklı olan genelev fedaileri mi onlar? Belki de. O zaman seçilecek ne var? Neyse ki seçme şansımız yok."
Sayfa 202
Reklam
Günah ve ilaç. Dikkat!
Bayezid'i bistâmi k.s bir gün müritleri ile gezinti sırasında yolları bir akıl hastanesine düşer. Ayak üstü doktorlarla sohbet ederken bir doktor hastalıklar, çareleri ve hangi hastalığa hangi ilacın iyi geleceği hakkında bilgi verir. Gönüller sultanı bu bilgilerden sonra doktora şöyle bir soru sorar: "Siz bütün hastalıkların ilaçlarını saydınız, peki günah hastalığının ilacı nedir?" Kısa ve sessizlikten sonra orada bulunan akıl hastalarından biri edep ile müsaade isteyerek söze girer: "Müsaade ederseniz bu ilacı ben söyleyeyim mi?" Bayezid-i bistami bu samimi teklif karşısında müsaade eder. Doktorlar da Can kulağı ile hastayı dinlemektedirler. "Günah hastalığının ilacı şudur ki, tövbe kökünü, istiğfar yaprağı ile karıştırıp, gönül havanina koyduktan sonra tevhid tokmağı ile döveceksin. İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip, Aşk ateşinde pişireceksin. Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin." Bu güzel ilacı öğrenen bayezid'i hazretleri, "Hey gidi dünya hey! Demek, seni de deli diye buraya getirmişler" deyip oradan ayrıldı...
"Neredeyse zıvanadan çıkacak bir deli karşısında şaşkınlığa düşer mi doktor?.. Doktorlar, papazlar, yargıçlar, subaylar böyledir.İnsanı,sanki kendi yaratmış gibi tanırlar."
Miryam İçin Yayıncının Girişi Miryam İçin şiirindeki konuşmacı, torunlarına, "batı girdiğinden bu yana" yaşadığı deneyimleri anlatan yaşlı bir kadındır. Her kıtanın sonunda "Ben hâlâ benim" nakasau bulunmaktadır. Bu dizenin önemi, şiir ilerledikçe daha da iyi anlaşılacaktır. Şiiri okurken, konuşmacının, değişiklikler
Sayfa 105Kitabı okudu
Bölge Ruh ve Sinir Hastalıkları Dispanseri'nde Korin'e, neden oraya gitmesi gerektiğini hiç açıklamamışlar, servikal omurganın en üst omurundan ligamente kadar bütün sistemin nasıl işlediğini anlatmamışlar, hem bilmediklerinden, anlamadıklarından değil, kafalarına tarifsiz bir karanlık hâkim olduğu için, önce öylesine yüzüne bakmışlar,
Sayfa 20 - I. Yanan Bir Ev Gibi, 10Kitabı okudu
Reklam
Psikolojinin Objektif Olmadığını Kanıtlayan Deney: Rosenhan Deneyi
Rosenhan Deneyi Neyi İspatladı? Bu deney, psikoloji/psikiyatrinin nasıl bir disiplin olduğunu gösteren çok önemli bir araştırmadır. Psikoloji tarihinin en çarpıcı deneylerinden biri olan ve psikiyatri câmiâsını tarumar eden bu deney, 1969-1972 yılları arasında David Rosenhan adındaki Amerikalı bir psikiyatrist tarafından yapılmıştır. Rosenhan;
Sayfa 403-407
Özcan Köknel muayenehanesinde takılıyor bana, “Akıllı mısın deli misin, karar veremiyoruz. Hamlet gibi bir şeysin.” Doktorlar hastalığımın psikoz mu, nevroz mu, ‘borderline case’ dedikleri sınırda bir vaka mı olduğuna bir türlü karar veremiyorlar.
Temel Bozuksa İstikbalden Ne Umarsın; Bugün Ne Varsa Geçmişin Yansıması
Atatürk'ün bu harikavi işine, dahiliğine, Türkler de, Avrupalılar da öyle hayran oldular ki, birden dudaklarını ısırıvermişlerdir. Demişler ki, henüz böyle ultra-harika yalınız Türk Hukuk Tarihinde değil, Avrupa'nınkinde de görülmemiştir. Ama müfsidler durmadılar. Dediler ki, "Adaleti, memleketin kanunlarını, milletin şerefini, namusunu, bir
Sayfa 1800 - 1. baskı - 1968
Resim