Ortaçağ'daki romantik aşk, önceleri, meşru olsun olmasın, cinsel birleşmede bulunabilecek kadınlara karşı değil, aşılamayacak töre ve ahlâk engelleri tarafından romantik aşıklarından ayrı düşen hanımefendilere yönelikti. Kilise, insanlara, cinsiyetin temiz olmadığını aşılamak ödevini öyle iyi başarmıştır ki; elde edilemeyecek cinsten olmadıkça, bir kıza karşı şairane duygular beslemek imkansızlaşmıştı. Böylece aşkın, güzel bir yanı olması isteniyorsa, platonik olacaktı. Günümüzün insanının Ortaçağ'daki şair aşıkların psikolojisini hayal etmesi çok güçtür. Herhangi bir yanaşma isteği olmadan birine tutkuyla bağlanmak, günümüzdeki insana öyle tuhaf gelir ki, o aşklara sadece edebi gelenek diye bakar.