"dokuz doğurmak"sözü de buradan mı geliyor ki:)
"Dokuz sayısının da Türkler arasında sembolik bir anlamı olduğu düşünülüyor. Türk hakanları birbirlerine hediye gönderdiklerinde dokuz çeşit veya dokuz adet olmasına özen gösterirlerdi. Buna "dokuzlama" denirdi..."
Derin tefekkürler ve ardından bunu veciz söylemeye çalışmak, bunun için sancılanıp bunun için dokuz doğurmak... İşte benim gecelerimi dolduran sır.
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
Ben altı yaşımda tacize uğramaya başladım, dokuz yaşında kadın oldum.
Her akşam göğsümüz bir saydamlık arar son bilyam yuvarlana yuvarlana yitip gider Düşlerinin içine kök salarsın ve bayram giysisine bir lotus çiçeği takarsın Ah benim on dokuz yaşım gölgelerin piruet yaptığı bir bahçeyle başlayan zamanın çocuklarını içine alan ey sis tabakası Elle yokluyorum şimdi bulutları, yumrukluyorum durmadan Yaş günümden daha neşeli masa örtüsü Daha da kederli gömük çatal kaşıktan Başlamakta on dokuz yaşım bir suskun sesle Bütün on dokuz yaşım bir demet su On dokuzuncu yaşım sessiz sedasız el yordamıyla şurası burası başlamakta Ve hazırlanmakta dünyaya doğurmak için kapkara bir iskelet
Savaşçı azize Ne ok atmada ne de kılıç sallamada onunla baş edebilecek erkek vardı. Öğle vakti, sebze bahçesinin sessizliğinde sesler duyardı. Melekler ve Aziz Michel, Azize Margarita, Azize Catalina gibi azizlerin yanı sıra göğün en yüksek sesi de onunla konuşurdu: "Dünyada senden başka Fransa Krallığı'nı kurtarabilecek kimse yok.
Ülkemizde (hatta dünyada) hayatın bütün yükünü kadınların çektiğine inanıyorum. "Hayat müşterek" fiyakalı bir laftır ama asli yoktur. Hele kırsalda kadın düpedüz ezilmektedir. Bunu bir yana koyalım sadece çocuk doğurmak ve büyütmeyi düşünsek yeter. Dünyanın en zor ve en uzun işidir. Bu sebeple olsa gerek Cenab-ı Hakk kadınlara büyük sabır vermiştir. Dolayısıyla anaların hakkı ödenmez, ve şüphesiz cennet anaların ayakları altındadır. Hadi bir çocuk neyse, bunun ikisi, ikizi, üçü-beşi, bazı yörelerde dokuz-on tanesi var. Akla ziyan bir iş.
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
Bir anne böyle bir vicdansızlığı yapabilir mi?
"Annesi onu doğurmak istemediği için dokuz ay boyunca ağır ilaçlar kullanmış ancak Sedef, tuhaf bir şekilde bu ilaçlardan etkilenmek yerine aksine ilaçlar ona hiç zarar vermemiş. Doğduğunda annesi biberondaki sütünün içine bir kutu uyku hapı koyarak ona içirmiş, fakat Sedef'i iki gün uyutmak dışında o ilaçlar yine onu etkilememiş. Altı aylık olduğunda ise annesi ondan kurtulmak için bir çöp poşetinin içine koyarak poşetin ağzını sıkıca bağlayıp çöp kutusuna atmış. Onu havasız bırakarak öldürmeye çalışmış ancak birileri Sedef'in boğuk çığlığını duyarak onu kurtarmışlar. O günden beri Sedef burada."
Bizzat Muhammed tarafından uygulanan ya da uygun bulunan evli­lik türü, erkeğin çokeşliliğini ve dokuz ya da on yaşındaki küçük kızlarla evlenmeyi içermekteydi. Günümüzde de örneğin Humeyni, bir baba için en kıvanç verici olayın kızının ilk adetini "koca evi"nde görmesi olduğunu söylemekte; Türkiye'de İslamcıların ün­lü isimlerinden İsmet Özel de "İslami ölçülere sadık kalındığı tak­dirde çok kadınlı evlilik, toplum hayatında sakıncalar doğurmak bir yana, o toplumun daha sağlıklı işlemesinin bir zarureti olur," de­mektedir. İsmet Özel, inanan bir Müslüman olarak Kuran'ın hü­kümlerine uymak zorunluluğunu zikrederek, "kadınların dininin noksan olduğunu" belirtmektedir: "Müslümanlıkta, kadın ay halindeyken Kuran-ı Kerim tutamaz, oruç tuta­maz, onun için kadınların dini noksan denir. Ben de buna inanıyorum, çünkü buna inanmak zorundayım, çünkü Müslüman olmak bu demektir... Ben Allah'a teslim oluyorum... Öte yandan da kadının ikinci sınıf olduğunu da söylemiyo­rum. Sadece erkeklerin bir derece üstün olduğunu söylüyorum."
Sayfa 122 - Metis Yayınları, 6.Basım, Nisan 2016
Güldünya. Gül Dünya!
Yıl 2018... Yaşasaydı 36 yaşında olacaktı. 1982 yılında Bitlis’te başlayan hayatı 2004 yılının Mart ayında İstanbul’da sonlandırıldı. Töreye kurban edilmişti. Akrabası tarafından tecavüze uğramış ve hamile kalmıştı. Tecavüz eden kişi teyzesinin oğluydu ve aynı zamanda Güldünya’nın halasının kızıyla evliydi. Aşiret bir araya gelmiş ve Güldünya’yı
Ne annesi be! Böyle anne mi olur?
“Annesi onu doğurmak istemediği için dokuz ay boyunca ağır ilaçlar kullanmış ancak Sedef, tuhaf bir şekilde bu ilaçlardan etkilenmemiş. İlaçlar ona hiç zarar vermemiş. Doğduğunda annesi biberondaki sütünün içine bir kutu uyku hapı koyarak ona içirmiş fakat Sedef, iki gün uyumak dışında ilaçlardan yine olumsuz anlamda etkilenmemiş. Altı aylık olduğunda ise annesi ondan kurtulmak için onu bir çöp poşetinin içine koyarak, poşetin ağzını sıkıca bağlayıp çöp kutusuna atmış. Onu havasız bırakarak öldürmeye çalışmış ancak birileri Sedefin boğuk çığlığını duyarak onu kurtarmış.
Reklam
Bu Da Anne!
Bir süre önce, on yaşındaki kızının ona kazandığı parayı almak için geneleve giden bir kadınla tanıştım. Yaptıklarından dolayı onu kınadığımda bana, “O benim kızım. Onu dokuz ay karnımda ben taşıdım, onu doğurmak için acılar çektim. İstediğimi yaparım. Senin kızın mı?” dedi.
Sayfa 139Kitabı okudu
Üzerine konuşulamayan üzerine, içmek lazım..
Saçlarıyla oynamaktan ve üşümekten hiç vazgeçmeyecekmiş gibiydi. İyi bir günbatımından beklenebilecek her şey vardı gökyüzünde, tüm sıcak renkler, hafif bir esinti ve şarap kokusu. Hiç gülümsemedi, hiç gülümsemeyecekmiş gibiydi. Eski bir hikaye anlatmaya başladığı sırada, ayağının hemen altında küçük bir halka oluştu, sustu. Sanki 'bazen iri bir horoz balığı kadar hırçınlaşabilir her şey: bazen Tartaros çukuru kadar derinleşebilir' demek istedi. O sırada gökyüzünden bir örs düşse ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi yeryüzüne ve tunçtan bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi gözbebeklerine. Gerçekten öyleydi, inanın... Uzun, ışıksız ve soğuk bir yoldu, elini adamın göğsünde ısıttı. Sonra sevişelim dedi, doğurmak istiyorum kendimi! hiçbir K.adın doğuramaz(mı) Beni yeniden!?
Jeanne d'Arc..
Savaşçı azize Ne ok atmada ne de kılıç sallamada onunla baş edebilecek erkek vardı. Öğle vakti, sebze bahçesinin sessizliğinde sesler duyardı. Melekler ve Aziz Michel, Azize Margarita, Azize Catalina gibi azizlerin yanı sıra göğün en yüksek sesi de onunla konuşurdu: "Dünyada senden başka Fransa Krallığı'nı kurtarabilecek kimse yok.
Sayfa 52 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
"Soru - Bir yapıtın ortaya çıkması, "doğum doğurma" olarak nitelendirilirse, bu "doğum doğurma"yı nasıl yaparsınız? Cevap - Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin dokuz doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam... Bu "doğurmak" nitelendirmesini hiç sevmedim ya, bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım, ama doğurganlığımdan değil, zora gelmemden çok doğurmam... İster istemez doğuracaksın; yaşam koşullan, geçim zorla doğurtturuyor, yumurtlatıyor bile..."
PİSLİKLER...
Bana arkadan iki defa tecavüz etti. Ama tecavüzün dışında da her şeyi yaptı. Her türlü şeyi yaşadım. Ben altı yaşında tacize uğramaya başladım, dokuz yaşında kadın oldum. Dokuz yaşlarındaydım tecavüz ettiğinde. Bir hafta normal oturamadım. Hep yan oturuyordum, çok canım yandı. Sonra devam etti, ne zaman canı isterse buldu, yakaladı ve yaptı. Tecavüz iki sefer oldu. Sonraki yıllarda bunu bana kaç kez yaptığını hatırlamıyorum. Ama benimle 14 yaşıma kadar bayağı karı koca hayatı yaşadı. Bütün her şeyini tatmin ediyordu benimle. Ben intihara kalkıştıktan sonra bir daha olmadı.
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.